Ruhun Dört Gerçeği

Gelecek, geçmişin yeniden-yazılımıdır.


1- İlk gerçek sevgili dostlar, burada, Dünya üzerindeki yolculuğunuzun sonucunu, Ruh’un bilmediğidir. Tanrı, neler olacağını bilmemektedir. Hepiniz, Dünya üzerindeki yolculuğunuzun önceden planlanmış olduğuna dair bir inanç sistemine sahiptiniz. Sonucun ne olacağının bilindiğini sandınız. Kiliseleriniz bunu güzel öğretmektedir. Onlar size, Tanrı’nın her şeyi bildiğini öğretmektedir. Hatta Tanrı, bir sonraki aşamada ne yapacağınızı bile bilmektedir. Sevgili dostlar, gerçek şu ki, Ruh’un gerçeği, Sonsuz Olan’ın gerçeği şu ki, Tanrı sonucun ne olacağını bilmemektedir. Bu biraz korkutucudur belki. Buradaki her birinizin, Dünya üzerindeki her insanın, yaratanın siz olduğunu bilmesi biraz korkutucudur. Zaman içindeki her yeni anı yaratan sizlersiniz.

Bakın, insan bilinci ve insan bedeni içinde olan sizler, ilk yaratılışın “çemberi” dışında yaşamaktasınız. Biz, ilk yaratılışın çemberi içinde yaşamaktayız. Biz sizden farklı bir boyutta yaşamaktayız. Siz çemberin dışında yaşamaktasınız. Ve her gün, her an, yaptığınız her seçim, yeni bir şey yaratmaktadır. Ruh sonucun ne olacağını bilmemektedir.

Geçmiş yüzyıllarınızdan beri, size Tanrı’nın sonucu bildiği öğretilmişti. Bu böyle olsaydı sevgili dostlar, neden burada olaydınız ki? Tanrı sonucu biliyor olsaydı, neden meydan okumalardan ve zorluklardan ve yeni deneyimlerden geçiyor olaydınız ki? Tanrı sizi sevmektedir ve sonuç biliniyor olsaydı, sizden özveride bulunmanızı hiç bir zaman istemezdi. Başkalarıyla şifa konusunda çalıştığınızda bunu düşünün. Başkalarına öğrettiğinizde, bunu düşünün. Bu, insanları yol üstünde ilerlerken gerçekten engelleyen şeylerden biridir. İnsanlar, kim olduklarıyla ilgili bilincin özünde bunu bıraktıklarında, yeni Dünya enerjisinde çok ilerleme kaydedilecektir.

2- Bugünün ikinci gerçeği, Tanrı’nın bir hesap peşinde olmadığıdır. Tanrı hesap peşinde değildir. Bu yine, anlaşılması biraz zor bir şey olabilir. Sizler, özellikle de “Işık Savaşçısı” olarak adlandırılanlar, sadece bir yönde, ışık dediğiniz yönde gitmek zorunda olduğunuzu sandınız. Tanrı, insan gibi, bir hesap peşinde değildir. Tanrı, “iyi” ya da “kötü”yü, “ışık” ya da “karanlık”ı, “doğru” ya da “yanlış”ı anlamamaktadır. Bunlar insanca kavramlardır. Beklenti (hesap) yoktur. Onun için sevgili dostlar, size soruyoruz, kendinizi bu denli acımazsızca neden yargılamaktasınız? Burada bir beklenti yoktur. Bu, deneyimle ilgilidir. Sizin yolculuğunuz deneyimle ilgilidir. Yaptığınız her şey ve içinden geçtiğiniz her şey, yaratılışın tümüne önemli bir geri bildirimde bulunmaktadır. Ama tekrarlıyoruz, beklenti yoktur.

Kendinizi nasıl yargıladığınızı bir düşünün. Suçluluk ve utanca nasıl tutunduğunuzu bir düşünün. Yaşamınızın şu ya da bu noktasında, “doğru” şeyi yapmadığınızı düşünmektesiniz. Şimdi buna bir de Tanrı’nın bakış açısından bakın. Bir an, o bilince bir geçin ve yargının olmadığını görün. Orada sadece sevginin olduğunu görün. Geçmişinizin her hangi bir bölümüne olmadığı gibi, yol üstünde olmuş her hangi bir şeye de yargı yoktur. Sadece sevgi ve anlayış vardır. İçinde bulunduğunuz şey bir sınav değildir, ve hiç bir zaman da olmamıştır. Sınavlar yoktur. Beklenti yoktur. Şeyler, olaylar sadece vardır.

Bu noktayı anlamak belki zor olacaktır. Bu, zihninizde biraz mücadeleye neden olabilir, çünkü anne-babanız ve öğretmenleriniz ve hatta geçmişiniz, size ya bir yöne, ya da ötekine gitmeniz gerektiğini çok güzel öğretmiştir. Ama biz şimdi her birinizden rica ediyoruz – çünkü burada olan ya da bunu okuyan her biriniz ilerlemiş ışık işçilerisiniz – bu kavramı bırakın, bunu bıraktığınızda, içinizde taşıdığınız yüklerin de çoğunu bırakmış olacaksınız. Başkalarıyla şifa üzerine çalıştığınızda, gerçi karşı koyacaklardır ama anlamalarına yardımcı olun. Hesap peşindenin, beklentinin olmadığını anlamalarına yardımcı olun. Doğru ya da yanlış yoktur. Doğal olarak, onlar sizinle tartışacaktır. Onlar, dualiteyi son noktasına kadar savunacaktır. İyi ve kötünün olması gerektiğini söyleyeceklerdir. Ama onlardan da, beklentinin olmadığını anlayacakları Tanrı-bilinci alanında durmalarını isteyin.

3- Bugünkü üçüncü gerçeğimizi anlamak size zor gelebilir, ama burada bulunan ve gerçekten bu kavramı anlayan bazı kişiler vardır.

Sevgili dostlar, Tanrı ve melekleriniz ve bu tarafta olan tüm varlıklar – biz bunu sizin yerinize yapamayız. Biz, sizin dualarınızı duyuyoruz. Biz, yardım çağrılarınızı duyuyoruz. Biz, yaşamınızdaki durumları değiştirmemizi isteyen çağrılarınızı duyuyoruz. Aydınlanmış zihin, aydınlanmış yürek, bunu sizin yerinize yapamayacağımızı anlar. Yaşamınızda şimdi eşzamanlı bir şey maydana geldiğinde.…..uygun anda ya da uygun zamanda bir şey meydana geldiğinde, bize teşekkür ettiğiniz için size teşekkür ederiz, ama dostlarım, yaşamınızda meydana gelen her şey için kendinize teşekkür etmelisiniz.

Biz, Dünya’nın doğası ve kuruluş şekli yüzünden, karışmak üzere gelemeyiz. İstesek bile, bunu yapamayız. İçeri girmemizi çok zorlaştıran, bilincinizin çevresine sarılı bir elektromanyetik örtü vardır. Onun için de, sevgili dostlar, “öcü” geceleri gelip, sizi alamaz. (gülüşmeler) Çünkü “öcü” de bu perdeyi geçemez. Tekrarlıyoruz, bunu sizin yerinize biz yapamayız.

Şimdi başlangıçta biz bu kavramdan başkalarına söz ettiğimizde, bu, onlarda bir şok ya da şaşkınlığa neden olmuştur. Onlar, bunu onlar adına yapanların rehberleri ya da melekleri olduğunu sanmıştır. Ama değildi. Başlangıçta bir boşluk ve yalnızlık hissi, bir ayrılık hissi de oluşmuştur. Ama anlamaya ve fark etmeye başladığınız gibi tüm güç içinizde yatmaktadır – o zaten içinizdedir – o zaman, durumlarınızı kendinizin etkilediğini anlayacaksınız.

Geceleri dua edişinizi duyuyoruz. Ve tüm dualarınız duyulmaktadır. Bunu sizin yerinize yapamıyacağımızı artık anlayın. Başkalarıyla çalıştığınızda ve başkalarına öğrettiğinizde, onlar da, bunu yapanların kendileri olduğuna, yaratanın kendileri olduğuna karşı çıkacaktır. İnsanoğlunda, bunu yapması için başkalarına güvenmek isteyen, dışarda daha yüksek bir gücün ipleri çektiğine inanmak isteyen belli bir arzu vardır. Daha yüksek olan bir güç kesinlikle vardır……ve bu kesinlikle sizin içinizdedir. Böylece, sevgili dostlar, Ruh’un, Tanrı’nın, hatta meleklerinizin, bunu sizin yerinize yapamayacağını anlayın. Güçlenin. Yarattığınız şeyleri değiştirmek ve etkilemek için, şimdi benliğinize girmekte olan Tanrısallığınızı kullanmaya başlayın.


4 - Şimdi, bugünkü dördüncü gerçeğimize gelince. Bu, daha uzun bir açıklama olacaktır ama sizin artık karma ya da kontratlara bağlı olmadığınız bilinmelidir. Kontratlarınız tamamlanmıştır. Geçmişe bağlı değilsiniz. Karmanız bırakılmıştır, sevgili dostlar. Çoğunuz, hala eski karmanın kalıntılarında yaşamaktasınız. Bunun, terk etmesinin zamanıdır. Bunun, gitmesinin zamanıdır. Daha önce söylediğimiz gibi, bugün burada toplanan birinci çemberde, tüm geçmiş yaşamlarınızda olduğunuz kimlikler vardır. Onlar aynı zamanda, neredeyse tüm karmanızı temsil etmektedir. Onlar, (özgür) bırakılmak için sizi ve bu enkarnasyonunuzu beklemiştir. Çünkü gerçekten, bu yaşamların her biri öldüğünde ve gömüldüğünde ya da Dünya üstünde yakıldığında, enerjilerinin büyük bir bölümü Dünya’da kalmıştır. Geçmişteki kimliklerinizin büyük bir enerjisel bölümü, Gaia tarafından tutulmuştur. Şimdi bırakmak zamanıdır. Oh, bugün yanınızda duran geçmiş yaşamlarınız…..Yuva’ya dönmek istemektedir. Onun için biraz önce, onların, gerçekleştirdiğiniz çalışma için size teşekkür ettiklerini söylemiştik, çünkü gerçekleştirdiğiniz şey, onları özgürleştirmektir.

Daha önce değindiğimiz gibi, kutsal kitaplarınızda, son yargı günü için Mesih’in geri geleceğinden söz eden bir bölüm vardır. Bu bölümde, ölülerin kalkacağından ve yargılanacağından söz edilmektedir. Dostlarım, bunun yorumu biraz farklıdır. Bu şudur; Mesih enerjisi size geri geldiğinde, benliğinize geri geldiğinde, o zaman bu Dünya üzerinde yaşamış her bir geçmiş yaşam, Dünya’dan bırakılmak üzere özgür olacaktır, Yuva’ya gitmek üzere özgür olacaktır. Bu aynı zamanda Gaia’yı taşıdığı muazzam yüklerden, tüm geçmiş yaşamlarınızın yükünden kurtaracaktır. Ve tekrarlıyoruz dostlarım, zaman zaman neden yalnız ve boş hissettiğinizi sanıyorsunuz. Çünkü siz tüm karmanız, tüm geçmiş yaşamlarınızla çevriliydiniz, ama onlar şimdi terk edip gitmektedir. Bu da sadece sizi (kendinizle başbaşa) bırakır. Oh, onlar sizi onurlandırmakta ve teşekkür etmektedir, ve bunun gibi özel fırsatlarda da geri gelmektedir.

Gerçekten, geçmiş yaşamlar bırakılmıştır. Bu enerji, Dünya’dan bırakılmıştır. Bu enerji sizin yanınızdan ve içinizden geçerek Yuva’ya geri dönmektedir, ve sizi bu zamanda Dünya’da tek bir önemli şey için bırakmaktadır – ve o da, kendi Tanrısallığınızı içinize çekmenizdir. Kontrat yoktur. Karma yoktur. Bu sizin belki biraz havada hissetmenize neden olacaktır. Belki size bir amaçsızlık hissi verecektir. Siz her zaman geçmişinizin karmasına bağlıydınız. Ama şimdi, buraya gerçekleştirmek üzere geldiğiniz gerçek çalışmaya başlamak için özgürsünüz.

Sevgili dostlar, siz bu izin vermeyi ve bırakmayı gerçekleştirdiğiniz muazzam zamandan geçerken, bedeniniz ve duygularınızda garip duyumsamalar ve hisler olmuştur. Son zamanlarda içinden geçtiğiniz şey budur, bütün bunlar Tanrısallığınızı içinize almak, onu benliğinize kabul etmek için bir hazırlıktır.

Şimdi, bazı kişilerin içinden geçtiği, burada bulunan bazı kişilerin de yakında içinden geçeceği bir zaman vardır. Bu zaman, bırakmak sürecinizin sonuna yaklaştığınız zamandır. Siz bir “hiç-birşey” döneminden geçmektesiniz. Siz, nötr gözüken bir dönemden geçmektesiniz. Bu, tutkularınızın olmadığını hissedebileceğiniz bir dönemdir. Kendinizden ve daha önceki kişiliğinizden kendinizi kopmuş hissedebilirsiniz. Ruh’la, diğer insanlarla, kendinizle olan bağın koptuğunu hissedebilirsiniz. Bu “hiç-birşey” dönemi, sizin zamanınızla belki üç, belki de altı ay sürebilir. Bu biraz soğukluk hissi, boşluk hissi, yalnızlık hissidir, ama tüm bunlar, şimdi içinden geçtiğiniz sürecin bir parçasıdır. Tüm bunlar, sizin nereye gittiğinizin bir parçasıdır. Bu “hiç-birşey” dönemi boyunca üzülmeyin (sinirlenmeyin). Tepki vermeye çalışmayın. Sadece bir sevgi alanında, bir izin vermek alanında olun. Bu, sürecin bir parçasıdır.

Siz yepyeni bir enerjiye, bizim “Yeni Dünya’nın enerjisi” dediğimiz şeye girmektesiniz. Buraya erişebilmek için çok, birçok süreçlerden geçtiniz. Işık işçisi dostlarınızla konuştuğunuzda, onların da neredeyse aynı deneyim ve hislerden geçtiğini görmek şaşırtıcı olmasa gerek, değil mi? Belki farklı deneyimlerden ama, aynı çeşit duygu ve his ve duyumsamalardan geçmektedirler. Siz hep birlikte aynı yol üzerinde, ailenin yolu, Shaumbra’nın yolu üzerindesiniz.

Yakında yeni bir yerde yürüyecek ve yeni bir şeyi deneyimleyeceksiniz. Sizin, bu Dünya üzerinde insan bedeni içindeyken deneyimleyeceğiniz şey, gerçek Tanrısallığınızdan bir önceki adım ya da oluşumdur.

Bu son adım dostlarım, içinden geçeceğiniz bu son süreç, alışıla gelmemiş bir süreçtir. Bu sizin düşünmenize, belki de bazı meydan okumalara neden olacaktır. Burada bulunan bazı kişiler bu süreçten geçmeye başlamıştır. Bu grup, bu süreçten, şimdi ile, gelecek yıl buluşacağımız zaman arasında geçecektir. Bu süreç izin vermek, son izni vermekle ilgilidir. Bu size zorlayıcı gelebilir, çünkü siz hedefleri olan kişilersiniz. Siz, yönleri olan kişilersiniz. Siz, yolunuzu ileriye doğru zorlayan kişilersiniz. Ve şimdi, benliğinizin özünden, izin vermeniz ve yaşamınızda olan her şeyi kabul etmeniz istenecektir. Sizden, sadece geriye çekilmeniz ve sürecin olmasına izin vermeniz istenecektir.

Şimdiye kadar, oluşumu hep değiştirmeye çalıştınız. Enerjinizi, yaşamınızdaki sonuçları, başka insanların yaşamındaki şeyleri değiştirmek için kullanmaya çalıştınız. Bunu yapmak için de enerjinize zihninizden ve hatta kalbinizden odaklandınız. Ve çok, birçok zamanda, işe yaramadığı için sinirlendiniz.

Dışarıda olduğunuzu ve ufukta bir fırtınanın belirmeye başladığını, ama fırtınanın bulunduğunuz yere gelmesini pek de istemediğinizi imgeleyin. Fırtına yaklaştıkça, onu zihninizle uzaklaştırmaya çalıştığınızı düşünün. Ama yine de fırtına size doğru gelmeye devam etmektedir. Ve üzerinize yağmur yağmaya başlar, ve siz onu neden uzaklaştıramadığınızı, yönünü neden değiştiremediğinize şaşarsınız.

Şimdi, yeni enerjide, sadece izin vermek alanında olun. Sonucu değiştirmeye kalkmayın, sadece neyin meydana geldiğini anlayın. Ve eğer üstünüze yağmur yağarsa, öyle olsun. Ve eğer gökyüzü açılır da güneş çıkarsa, öyle olsun.

Acı içinde olan aile üyeleri size geldiğinde ve siz, onların yaşamlarını nasıl yönlendirdiklerinden hoşlanmıyorsanız, sadece izin verin. Onları değiştirmeye kalkmayın, sadece izin verin. İzin vermek alanında olun. Eğer bedeniniz bir rahatsızlık içindeyse….. çok şey denediğinizi biliyoruz….ilaçlar aldığınızı biliyoruz……sonucu zihinsel olarak değiştirmeye çalıştığınızı biliyoruz. Şimdi sizden ricamız, ne kadar zor gelirse gelsin, sadece izin vermenizdir, sadece izin vermeniz.

Sevgili dostlar, burada bulunan her biriniz için, şeylerin nasıl işlediğinin anlaşıldığı bir zaman gelmektedir, ve onların nasıl işlediğinin anlaşılmasıyla, siz gerçek yaratıcı nasıl olunur, anlayacaksınız. Sessizlikte otururken, şeylerin olmasına izin verirken, şimdiye kadar hiç bilmediğiniz şeyleri görmeye ve farkına varmaya başlayacaksınız. Siz bir hesap peşinde, beklenti içinde olmadığınızda, sadece sevgi dolu bir gözlem içinde bulunduğunuzda, şeylerin meydana geldiği tüm dokumayı, (enerji) ağlarını ve (enerji) kafeslerini görmeye başlayacaksınız. İnsan biyolojisi içinde kaldığınız halde, perdeyi oldukça hızlı aşabileceksiniz. Perdeyi aşacaksınız. O zaman gerçek yaratıcı gücünüzü anlamaya başlayacaksınız. Bu, zihninizde mücadele etmenizi ya da kalbinizden zorlamanızı gerektirecek bir şey olmayacaktır. Siz, şeylerin nasıl işlediğini, gerçekte nasıl işlediğini bileceğiniz bir bakış açısında olacaksınız. Sonra, bu anlayışla yaratmaya ve etkilemeye başlayacaksınız, ve şimdiye kadar bilmediğiniz bir şekilde yaratmaya başlayacaksınız. Siz sevgi dolu bir şekilde, anlayış dolu bir şekilde, akıcı bir şekilde yaratabileceksiniz.

Bu noktaya gelebilmek için, açık olmak ve tam bir izin vermek, tüm olan şeylere açık olmak ve tam bir izin vermek döneminden geçeceksiniz. Artık nehirin içindeki set olmak zorunda değilsiniz. Artık rüzgara karşı duvar olmak zorunda değilsiniz. Sevgili dostlar; ışık işçileri, bireyler, Tanrısallığını anlamaya başlayan kişiler olarak bulunduğunuz bu yaşamda, rüzgarın esmesine izin verin, nehirin akmasına izin verin dostlar. Bu zamanda karşı koymayın.

Ondan sonra, izin vermekten gelen anlayışlarla siz, gerçek yaratılışın nasıl çalıştığını göreceksiniz. Ondan sonra siz, benliğinizde daha önce hiç hissetmediğiniz bir alandan yaratabileceksiniz. Bu şeylerin çoğu, bu noktaya ulaşmak, Tanrısallığınızla, Tanrı Benliğinizle, insan bilincinizin birleştiği noktaya ulaşmak, Dünya’ya geliş nedeninizin ilkidir. Her biriniz, bilinciniz binlerce yıldır Ruh’tan ayrılmış bir durumda, perdenin etkisi altında yürüdünüz. En büyük kayıp hissinin, Ruh’la olan ayrılıktan geldiği, bugünün erken saatlerindeki konuşmacı, Dr. Reynolds tarafından söylenmiştir. Daireyi tamamlayarak, artık bu Tanrısallığı içinizden kabul edebileceğiniz noktaya geldiniz.



Soru: Biz neden bu yerde bulunuyoruz ?

Hepiniz yaratansınız. Hepiniz çok, birçok yerde çok şey deneyimlediniz. Burada, bu evrende olan yıldızların yaratılmasına yardımcı oldunuz. Duygu ve düşünce ve hislerin birçok örneğini yaratmaya yardımcı oldunuz. Siz, yeni sahneler yaratan, Tüm Olan için yeni olaylar yaratan kozmik ressamlar gibiydiniz. Oh, yıldızlardan olan varlıklara olan bağınız, aslında kendinizle olan bağınızdır.

Ama çalışmalarınızda kullandığınız tüm araçlara, sahip olduğunuz tüm anlayış ve özgürlüğe rağmen, yaratılış öyle bir noktaya geldi ki…….bir “kımıldamaz enerji” çeşidine, bir enerji durdurma noktasına ulaşılmıştı. Bu iyi ya da kötü değildi. Sadece olan’dı. Siz, yeni şeyler keşfeden, yeni şeyler sınayan ve yeni şeyler yaratan oyun alanındaki çocuklar gibiydiniz. Sonunda, daha ileriye gidemediğiniz, yaratılışın daha ileriye gidemediği bir noktaya geldiniz.

Yaratılış içinden çıkılmaz bir duruma ulaşmıştı. Bu kördüğümden geçmenin yolu, yaratılışın ilerlemesine izin verecek anlayışlara gelmenin yolu, Dünya denilen küçücük bir yerden geçmekteydi. Siz buraya gelmeyi seçtiniz. Siz perdenin etkisi altında olmayı seçtiniz. Siz, Ruh’tan ayrı olmayı seçtiniz. Yaratılışın sizce bilinen sınırlarının ötesine gitmenize yardımcı olacak, dualite denen çok güçlü birşeyi seçtiniz. Onun için burada, Dünya üzerinde bu kadar çok şeyden geçtiniz. Onun için gerçekte kim olduğunuzu anlayamadınız. Onun için, yaratma yeteneğiniz sınırlanmıştı – ya da görünüşte sınırlanmıştı. Onun için buradasınız.

Daha önce söylediğimiz gibi, Dünya üzerinde bulunan sizlerin ve diğer insanların gerçekleştirdiği çalışmalar, genişlemeye devam etmek üzere, daha önce yapılamayan bir şekilde genişlemeye devam etmek üzere, yaratılışın geri kalan kısmını özgürleştirmektedir. Tekrar rica ediyoruz, bu olayla ilgili, bu kördüğümle ilgili bir yargı yoktur. O sadece var’dı. Sadece, daha derin anlayışlara gereksinim duyulan bir noktaya gelinmişti. Ve bu anlayışların meydana gelebilmesi için, belli bir grup melek, ağır bir perdeyle bu yere gelmiş, bilinçlerinde Ruh’tan ayrı olmuştur. Ve böylece siz buraya gelmeyi seçtiniz. Ve böylece siz, yaratılışın tüm geri kalan kısmına çok şey verdiniz. Sizin burada gerçekleştirdiğiniz çalışmadan ortaya çıkmakta olan, bizim “ikinci yaratılış” dediğimiz şeydir.

Şimdi bu noktada dostumuz Cauldre(Medyum) çok, birçok şeyde yaptığı gibi, bize meydan okumaktadır (direnç göstermektedir).

“Nasıl sadece bir ikinci yaratılış olabilir ki; birinci yaratılış her şeyi kapsamakta değil midir?” diye sormuştur. Biz size tekrar ediyoruz; ilk yaratılış, görünüşe göre, daha derin anlayışlar olmadan genişlemeye devam edemeyeceği bir kördüğüm noktasına gelmişti. Bu anlayışlara ulaşmak için, ayrılığın dinamiklerine, perde denilen bir şeye sahip olmak önemliydi. Onun için bunu sizin yerinize biz yapamazdık. Bunun sizin tarafınızdan gerçekleştirilmesi gerekiyordu. Perde bizim bile, istesek bile, gelmemizi engelliyordu. Perde, evrenin başka yerlerinden gelenlerin de girmesini engelliyordu. Perde, her şeyi ayrı tutmaktadır. Ve siz neden onurlandırıldığınıza şaşıyorsunuz. Yaptıklarınızla neden bu kadar ilgilendiğimize şaşıyorsunuz.

Şimdi, gerçekleştirdiğiniz tüm çalışmalar, tüm bırakmalar ve özverilerle bir geçiş noktasına gelmektesiniz. Siz, yolculuğunuzun, tamamlanmanızın son basamaklarına gelmektesiniz. “Hiç-birşey” döneminden geçtikten sonra, her şeyin nasıl işlediğini ve çalıştığını gördüğünüz, her şeyin olmasına izin verdiğiniz dönemden geçeceksiniz. Bu, sonucu etkilemeye çalışmayacağınız ya da zorlamayacağınız, sadece enerjinin nasıl çalıştığını gözlemleyeceğiniz bir dönem olacaktır. Bundan sonra sevgili dostlar, gerçek birleşmeye sahip olmaya başlayacaksınız. İçinizdeki Tanrısallığı, nasıl kullanacağınızın anlayışı ve bilgeliğiyle kabul etmeye başlayacaksınız.

Burada, bu çemberde bir yıl sonra toplandığımızda, hala Dünya üzerindeyken gerçek yaratılışın ne olduğunu anlamaya başlayacak olan kişiler olacaktır. Geri kalanlar da yakında onları izleyecektir.

Size duyduğumuz sevgi ölçülemiyecek kadar çoktur. Size duyduğumuz şükran tarif edilemez. Başka gruplara, yükseliş tünelinden geçtiğiniz zaman, kendinizden başka sizi kimsenin karşılamayacağını söylemiştik. Çünkü bunu daha önce gerçekleştirmiş olan başka hiç kimse yoktur. Ben, Tobias, Kırmızı Meclisten olan varlıklar, bugün o üç çemberde durmakta olan varlıklar, hiç birimiz sizin dönüşmekte olduğunuz tünelden geçmedik. Bunu yapan ilk varlıklar sizsiniz. Oraya ulaştığınızda, kendi Benliğiniz tarafından karşılanacaksınız.

Ondan sonra dostlarım, bildiğiniz gibi, diğerlerine öğretecek olan ve yükseliş tünelinden geçerken diğerlerini karşılayacak olan sizler olacaksınız. Burada bulunan her biriniz, bir öğretmensiniz. Burada bulunan her biriniz, ilk olarak gitmeye gönüllü olmuş kişilersiniz. Burada bulunan her biriniz şöyle dedi – ve biz dualarınızı duyduk – her biriniz şöyle dedi, “sevgili Ruh, sevgili Tanrı, ben hizmette bulunmak için her şeyi yapacağım. Hizmette olabilmek için her şeyden vaz geçeceğim. Tüm Olan adına, her şeyden vaz geçeceğim ve her şey olacağım.”

Yorumlar

Popüler Yayınlar