Okunanlar okunurken kendinizi kaybetmeyin - Sentez

Hayatın içinde yaşarken, ifade edilen bilgilerdeki tesirleri alabilmek için her zaman söylenilen bilgi ile bir olmak, bilgiyi yaşamak, bilgiyi idrak etmek, varlığın bizzat bilgiyi kendi şuuruna aktarması ile varlığı, işaret edilen noktanın farkındalığına getirecektir. Bu hal varlığın içinde bulunduğu ortamı daha daha bütünsel açıdan görmesini sağlayacaktır. Hatta sadıklar planında varlığa farkındalık katması açısından "bir bilgiyi almak onun tesirini almak demek değildir" diye belirtir. Bu durumda gelen tesiri çekip almak, içinde bulunduğu çerçevede varlığa kendisi ile bağlantı kurmasını sağlayacaktır. Bu bağlantı sayesinde kendisine sorduğu sorunun cevabını kendisine verecektir. Bağlantı halindeyken bütünün bir parçası olduğunuzun farkındalığı ile olaylar okunurken sınırlamalar kalkacağından yargılanacak bir durum yoktur. Yargılama ancak, kendi ve ötekiler diye ayrıştıran sınırlı ben veçhesinin yaşamış olduğu bir halin ifadesidir.

Günlük hayatta olguları okurken getirdiğimiz yaklaşımlar bir çok filtrelere, sınırlamalara takılıyor. Bu durumu en yakınımızda ki insanların davranışlarında görmek mümkün. İnsan kendisi ile bağlantıda olmayınca çevredeki tesirler varlığı 40 katlı bohça misali örtmektedir. Hal böyle olunca kendini ifade etmek, varolan düzlemde zorlaşmaktadır. Bu noktada insan kendini bilmeyince, kendini unutunca, sorumluluk taşıdığının farkında olmayınca, bu halin sorumlusu olarak kendisi dışındaki herhangi bir olguyu sebep/suçlu gösterebilmektedir. Gösterilen şey sizin şeytanınız/karanlık yanınız oluyor. Yoksa Allah, şeytan yaratmaz. Bir(lik) olanın içinde şeytan barınamaz. Şeytanı bilmek istiyorsanız, şeytan kavramı ile sembolleştirilen bilgiyi açmak gerekir. Şimdi yazı başlığımıza geri dönersek, buraya tesadüfen gelmedik, sorumluluk alacağımız bilinci ile geldik, ilk başta ortamı tanımak adına sorumluluğumuzu unuttuk. Ancak daha sonra hayatın içinde bir olay bizim kendimizle olan bağlantımızı sağladı, ve kendimize ilk soruyu sorduk. Ben kimim? Hizmetim neye? Niçin Buradayım? Bu sorulara cevap ararken okuduklarımızı tekrar gözden geçirir olduk. Bu sorulara verilecek cevaplar hayat içindeki hallenmelerimize göre hiç şüphesiz her sorulduğunda bize farklı anlamlar ifade edecektir.

Okurken ilk yaptığımız diğerlerinin hayatı nasıl  okuduğuna baktık, klasik olarak ilk yapılan kendim nasıl okuyorum yanımdaki veya işaret edilen nasıl okuyor onu karşılaştırdık. Hatta zaman zaman kendi realitesinde ileri gelen olarak atfedilen varlıkların malesef yanındakiler tarafından abartıldığına şahit olduk. Öyle abartmışlar ki üstada kendi güçlerini teslim etmişler. Çoban istemişler bizi gütsün diye Hal bu ki Kuran'da bakara suresinde "Ey inananlar Raina demeyin Unzurna deyin diyor". Yani bizi gütme bizi gözet. Biri sizi robotik hale sokar diğeri sorumluluk verir. Özgürlük sorumluluk almakla başlar. Sorumluluk almaya yeni çağın tebliğleri kuantum sıçrayışı diyor. Dinden felsefeden sanattan uzaklaşan beşeriyete teknoloji ve bilim ile erişen ruhsallık, şimdilerde kuantum yani alansal anlayış ile varlığa hitap etmektedir. Kısaca hepimiz aynı geminin yolcularıyız diyor. Bu yüzden bir çok yerde kuantum anlayışı ve felsefesi ön plana çıktı. Hayatımı programlıyorum. Olumlu düşünüyorum gibi. Hayatı hep olumlu düşünmek büyük bir iddia keza kendini bilmemeyi devam ettirmenin yeni havucu. Olumlu kelimesinin karşısında olumsuz vardır. Çünkü olumlu yapıyorum derken olumsuz olabilir. Ne demişler hayırdan şer doğabilir. Bu kelime yerine kendimi sınırlamıyorum kendimi geliştiriyorum ve geliştirici düşünce içindeyim dersek belki bir ihtimal eğer farkındalığımız varsa olanı kabul etmiş olacağız böylece kendimizi sınırlamadan sorumluluk sahibi olabiliriz.

Bu noktada bilginin temelde aynı olan görüntüsünün farklı görüntüleri ile karşılaştık, görüntüler cezbedicidir ve kişiye farklıymış gibi bir olgu yaratırlar. Hal bu ki görüntünün fonksiyonları sorgulayınca olayın eldeki değerlerden çok farklı olmadığı ortaya çıkacaktır. Bu noktada hepimiz kendi kendimizin dayanağıyız. Okuduklarımız okurken tahkik etmek / sorgulamak en önemli aracımızdır. Öyleki tahkiki bırakmak bir alan içinde sempati kuran varlıkların birbirini putlaştırmasına neden olmaktadır. Bu noktada farklı bir ses çıkarmak putları rahatsız eder. Hemen ördek ailesinde yavru kaz muamelesi yaparlar. İşte bu noktada o aileyi beslememek için artık yuvadan uçmanız gerekebilir. Yuvadan uçmak sorumluluk almaktır. Doğayı gözlemlerseniz  doğadaki varlıkların yavruları çok küçükken, yuvayı terk ederek sorumluluk alır. Ancak insan için bu zaman biraz daha uzun olabiliyor hatta uykuda geliyor ve uykuda gidiyor şeklinde olabiliyor.

Şimdi okunan şeyleri okurken kendinizi kaybetmemek için, okumalarınızı kendi başınıza yapın. Bir başkasına yorumlatmayın, kahve bile olsa. Bu durum size daha iyi gelecektir. Okurken kendi kelimeleriniz ile konuşun. Bu cümle kolay gibi gözüksede aslında okuduklarınızı sindirmeniz gerektiği konusunda bir bilgidir. Sindirdiğiniz taktirde kendi kelimeleriniz ile konuşacaksınız demektir. Tahkik etmediğiniz durumları taşımayın. Bu sizi gereksiz yüklerden kurtaracaktır. Aksi halde ezilebilirsiniz.Bu da başka bir farkındalıktır. Artık aslansın, kaplansın, yaparsın devresi bitti.  Okurken dışsal kaale almaları iptal edin. Bu neder, şu neder fazla takılmayın kendinizi ortaya koymanız gerekir ki BEN BENİM BEN VARIM BEN ŞİMDİ BURADAYIM yani an'da şimdi de olabilirsiniz. Bu maddeyi açmak için nasrettin hoca eşşeğe neden ters bindi hikayesini okuyun. An'da olabilirseniz kendinizi güncelleyebilirsiniz. Güncellemek yeni bir hali deneyimlemeyi kabul etmek ve izin vermektir. Sonuçta maddeleri çoğaltabiliriz fakat zaten bunları hayatın içinde yapmıyoruz mu? evet yapıyoruz diyebiliriz. Ancak farkındalıklı yapmak zamandan tasarruf sağlar ki işte o noktada Atatürk'ün başka bir halde işaret ettiği çok az zamanda çok büyük işler yapılır ki o noktada varlık bir hayatta inanılmaz deneyimler yaşar. İşte o zaman burası ne bir puthane, ne bir zevkhane ne bir umursamazlık yeri olur burası yuva olur. Yuva kendinizi en iyi ifade ettiğiniz yerin adıdır. Eğer bu son cümlenin teknik açıklamasını yaparsak sadıklar planından bir bilgiyi referans alabiliriz. Beyin idrâkinizle, özünüzdeki idrâk arasında sıfır ile artı sonsuza yaklaşan bir fark vardır. Bu itibarla, asıl mühim olan, varlıkların daha uygun şartlar içinde tekâmül basamaklarının, şuur sahalarının yaygınlaşmasını, daha dolu bir hayat yaşamalarını temin etmek için bu iki mesafe arasındaki kemiyeti azaltmak lâzım. Yani bildiğini, bildiğinden gayri yapmaması [burada imanın idrâk yönünden hali ve izahı vardır]. Evet

Yorumlar

Popüler Yayınlar