Hayatın içindeki tebliğleri okurken yaklaşım tarzımız ne olmalı

Ruhsal/Hayatsal Tebliğleri okurken dikkat edilecek noktalar, kriterler nedir diye bir soru sorsak cevabımız çok çeşitli düzeylerden olabilir. Genelleme yaparsak şu cevabı görebiliriz. "Her varlık kendi görgüsü,bilgisi, deneyimi doğrultusunda cevaplar verecektir." Görecelilik kaçınılmazdır.  Varlık, dünya ortamına enkarne olduktan sonra asıl beni ile enkarne beni arasına bir çok örtücü katman girer. Varlığın tatbikat bilgisi çok katlı mendile sarılmış gibidir. Mendiller örtücü katmanlardır. Varlıktan istenen asıl geliş amacını bir an önce fark edip, bilgisini işleme koyup, uygulamaya başlamasıdır. Varlık bu bapta adeta zamanda geriye yolculuk yapar. Önce asıl beni seçimi yapmıştır ardından madde alemine enkarne olan ben, asıl benin seçimine uygun olarak deneyimini yaşar. Burada deneyimin genel hatları asıl ben tarafından, detayları ve işlenmesi enkarne ben tarafından oluşturulacaktır. Olguyu örneklendirmek gerekirse, sabah kalktınız ve dediniz ki şimdi işe gidecem. Bu bir seçimdir ve işlem o an bitmiştir. Artık zamanda geriye yolculuk yaparak o işi nasıl deneyimleyeceğinizi doğal akışta yaşarsınız. Bu doğal akışı enkarne beniniz deneyimler yani işe giderken o süreçte başınıza bir sürü olay gelir. İşte size zamanda geriye yolculuk.

Şimdi yolculuk esnasında örtücü katmanları açmak istersek bunlara her türlü tesir yayan alanları sayabiliriz. Zihnimiz sürekli bombardıman altındadır. Varlığın önceki deneyimleri sonucu elde etmiş olduğu bilgiler, din,aile,dil,arkadaşlar, içinde bulunduğunuz çeşitli alanlar ve bu alanların taşımış olduğu sınırlılıklar, önyargılarımız, hatırlayın Einstein ne demişti, Önyargıyı parçalamak, atomu parçalamaktan zordu. Bu bilgi belli bir hal için geçerli olmakla beraber eksik bir bilgidir. Sonuçta zaman içinde önyargılarda parçalanır. Kuantum sıçrayışı gerçekleşir. Varlık o an için, geçici direnç göstersede, değişim kaçınılmazdır.

Burada hatırlamız gereken prensip şudur, varlıkların bilgiyi okuyuş tarzları, tebliğlere yaklaşım tarzlar, kendi üzerlerindeki örtüleri fark edip ve bu örtüleri kendi üzerlerinden kaldırdıkça, sınırlamaları olabildiğince azalttıkça, varlığa elindeki bilgiler başka anlamlar ifade etmeye başlayacaktır. Başka anlamlar bize varlığın kendi içine yaptığı yolculukta derinleştiğini aynı zamanda bu örtücü katmanları aşarak, biraz daha asıl kendine yaklaştığını gösterecektir. Örtücü katmanlardan sıyrılmak varlığın biraz daha kendisiyle direkt bağlantı kurmasını sağlayacaktır. Varlık ne kadar kendine yaklaşırsa, o kadar kendi kendinin medyumu, bilgi alıcısı haline gelecektir. Varlık dışarda ki örtülerden beslenmeyi kesip, kendi kendinden beslenecektir.

Ancak genel olgu şudur ki, ruhsal/hayatsal tebliğleri okuyan bazı arkadaşları kendi görgüleri doğrultusunda ifade edilmek istenenleri genelde sınırlama eğilimine gitmektedirler. Sınırlamanın nedeni varlığın enkarne beninin, asıl ben ile olan bağlantıyı koparmasından kaynaklanmaktadır. Bağlantı kopukluğunun bir diğer nedeni, içinde bulunduğu örtücü katmanlarla özdeşleşerek o katmanı putperest bir yaklaşımla  beslemesinden kaynaklanmaktadır. Bu durum açılamayan bilginin, eksik anlayışlarla okunmasına sebebiyet vermektedir. Eğer varlık kendi bünyesinde, soracağı sorularla, elde edeceği bilgilerle olayları ve ilişkileri birbirine bağlayacak olursa sadeleşmiş bir senteze gidebilir. Bu sentez sizin asıl ihtiyacınızı size hatırlatır. Ne demişler, şeriat denizin yanına gelmektir. tarikat denizdeki gemiye binmektir. marifet denize dalmaktır hakikat denizdeki inciyi çıkarmaktır. hakikatin ötesinde inciyi şartlar ne olursa olsun kaybetmemek vardır.

maddeveruh

Yorumlar

Popüler Yayınlar