Enkarnasyon modelinde karşılaşılan sorunlardan biri zihin engelinin aşılması için hatırlatma - Sentez

Biliyorsunuz burada fes kırmızısı çemberi ruhsal tebliğlerini yayınlıyoruz. Tebliğlerin amacı hiç şüphesiz bize, bizi göstermektir ve kendimizi bilme yolunda ilerledikçe kendimize ait ne gibi donanımlara sahip olduğumuzu ve bu donanımların hayatımızda doğru kullanılmadığı taktirde yarattığı uyuşmazlıklara, tıkanıklıklara neden olduğunu biliriz. Bunların üstesinden nasıl geliriz sorusuna cevap ararız. Kısaca şifa bulmak isteriz. Zihin yada akıl amacının dışında kullanıldığı zamanlarda bizi tüketen ve sonlu bir döngüye sokarak bizi hasta eden bir araçtır. Bir çok kişi zihinde kaldıklarında eskilerin tabiriyle "lafla peynir gemisi yürümezi tam tersine yürütmeye çalışır" hali ile karşılaşır. İnsanlar taşımış oldukları korkular yüzünden zihinden çıkamazlarsa delirirler. Sıradışı hareketlerde bulunurlar. İşte bu topraklarda yaşamış mevlana celaleddin rumi bu duruma işaret ediyor. Zihin yanlış kullanımlarda engel oluşturan bir araçtır, insanın bindiği dalı kesmesine neden olur.


1260. Gönlün ne olduğunu ancak gönül sâhibleri bilir.
Mefâ'îlün, Mefâ'îlün, Fe'ûlün
(c. VI, 2722)
• Gönlü gereği gibi anlamak için bir zaman gönül mahallesine girdim. Orada kaldım. Böylece gönlün hâlinden bir iz, bir nişan aramaya koyuldum.
• Bakayım "Gönlümün hâlleri nedir; nasıldır?" diye düşündüm. Gördüm ki, yalnız ben değil, bütün dünya ondan şikâyetçi, onun yüzünden feryâda düşmüş.
• Her ovada, her şehirde rastladığım bilginlerden, akıllı kişilerden gönüle dair ne düşündüklerini, ne destanlar söylediklerini sordum.
• Hepsi de gönlün elinden yakındı, yaka silkti, hepsi de feryâda geldi. Bu hâl bana dokundu. Gönül konusu üzerinde bir şüpheye, bir zanna düştüm.
• Sonunda bu konu üzerinde aklın bir işe yaramadığını anladım. Aklımı bıraktım, gönüle doğru sefere çıktım, yola düştüm. Fakat onun bulunmadığı hiç bir yer de görmedim.
• Aslında şu gönül, ârif ile ma'rûf, yâni bilen ile bilinen arasında tercümanlık edip durmada.
• Gönlün ne olduğunu ancak gönül sâhibleri bilir. Rûhsuz kişi gönlün değerini ne bilsin?
• Sen gönlü ancak Allah kapısında, ilahî dergâhta bulabilirsin. Gönül filânda fişmanda bulunmaz.
• Âlemde kırık gönülleri onaran, eksiklikleri tamamlayan, dilediğini zorla yaptırmaya gücü yeten, her izi olanı, her izi bulunmayanı gereği gibi gören Allah'tan başkasında gönlü bulamazsın. Çünkü Allah, gönlü ev edinmiştir.
Divan-ı Kebir den Seçmeler – Şefik Can – Cilt 3

Konuyla ilgili bir diğer  tebliğine bakarsak akıl, zihin puta benzetilmiştir.

1262. Yaratıcının mecnûnu olan kişi, onun dîvânesi kesilen kişi hiç Leylâ'yı ister mi?

Müstef'ilün, Müstef'ilün, Müstefilün, Müstef'ilün (c. VI, 2449)
• Ben bundan önce sözlerime müşteri arardım. Sözlerimi anlayacak, alacak kişi isterdim. Ben simdi senden benim şu sözlerimi almanı istiyorum.
• Herkesin tapması için nice putlar yaptım, herkesi aldattım. Ama bugün Âzerliğe doydum, put yontmayı bıraktım, putları kıran İbrahim'in sarhoşuyum.( Âzer: Birçoklarının sandığı gibi Âzer, Hz. İbrahim'in babası değildir. Put yontan, put yapan bir kişi olup, ana
tarafından İbrahim'in amcasıdır. Âzer, put yapan bir putçu, Hz.İbrahim ise put kırandır. Âsaf Hâlet Çelebi merhûmun "İbrahim" adlı şiirinin ilk kıtası söyle:
"İbrahim içimdeki putları devir elindeki balta ile
Kırılan putların yerine yenilerini koyan kim?"

• Öyle bir put karşıma çıktı ki, ne rengi var, ne kokusu. Ona daldım da işten, güçten oldum. Sen artık putçu dükkânına bir başka usta ara!
• Dükkânı elden çıkardım. Ben artık put yontmaktan vazgeçtim. Akıldan da kurtuldum. Deliliğin kadrini, kıymetini tanıdım, öğrendim; düşünceyi de bıraktım.
• Eğer gönlüme bir güzelin hayali gelirse, onu azarlarım. Ey yol şaşırtan; defol git, çık dışarı! Eğer ağır davranır çıkmak istemezse, onu yere yıkar, param parça ederim.
• Büyük yaratıcının mecnûnu, onun deli dîvânesi kesilen kişi hiç Leylâ'yı ister mi? Canı ordan, o taraftan olan kişidir ki, onun yeri bayrağın dibidir.
Divan-ı Kebir den Seçmeler – Şefik Can – Cilt 3

Yorumlar

Popüler Yayınlar