Ders Beş Değişiklikler Bekleyin ve Onları Kutsayın

Siz, ikinci yaratılışın modellerini yaratmaktasınız. Boşluğu alıp da, onu yeni yaratılışa dönüştürenler sizsiniz. Yaşamınızda zor günlerin olduğunu bilmekte ve anlamaktayız. Ama dostlarım, burada üstlendiğiniz meydan okumaları bilip de anlasaydınız, o zaman belli zorlukların da neden olduğunu anlardınız.

--0-- Jack'in Öyküsü (Enkarnasyon Süreci)

Bu geceki öykümüz, Jack adında, genç bir prensle ilgilidir. Şimdi bakın, Jack muhteşem bir krallıkta yaşamaktaydı ve prensti. Annesi kraliçe, ve babası da kraldı – ve bu, önemli bir noktadır. Onun birçok dostu ve oyun arkadaşı vardı, ve Jack’le karşılaşan herkes onu onurlandırır ve severdi. O, IAM (BEN) Krallığında, bir prens olarak çok güzel bir yaşam sürdürmekteydi.

Jack çocukluk günlerinden geçerken, yeni şeyler deneyimlemek özlemi, arzusu içindeydi. İçinde büyük bir oynama, eğlenme arzusu vardı. Öğrenmek arzusu vardı, ve bu genç prensi görenler, başlarını sallayıp, “O tam bir yaratıcı, pek muhteşem bir yaratıcı. Yolculuk yapmayı seven ve deneyimler edinmeyi seven bir kişi. Ruhu her zaman oynamayı sever. O hep daha ileriye gitmektedir” diye yorumlarda bulunuyordu. Oh, bu genç prens Jack’in ayakları bir yerde durmuyordu. Gençlik yıllarına ulaştığında, yolculukları onu krallığın hep daha uzak topraklarına, merkezden uzakta olan köylere, krallığın daha dışında bulunan yerlere götürüyordu. Ve oralarda krallığın bir parçası olan ama yeni ve farklı insanlarla karşılaşıyordu.

Jack her seferinde gittikçe daha uzun, çoğunlukla günler ve haftalar süren yolculuklar yapmaya başladı. Öğrendiği şeylere bayılıyordu. Krallığın dışsal alanlarında gördüğü yeni hayvan ve ağaç çeşitlerini seviyordu. Gördüğü yeni ülkeleri ve yeni gökyüzlerini seviyordu. Yolculuğunu seviyordu. Genç prens Jack hiç dinlenmiyordu, hep, hep yeni bir yolculuğa çıkıyor, hep, daha önce gitmediği bir yer buluyor ve yolu üstünde de hep arkadaşlıklar kuruyordu.

Genç prens Jack, erken ergenlik dönemine ulaştığında, yakında krallığı idare edeceğini biliyordu. Tahtta oturacağını biliyordu. Yakında kral olacaktı. Böylece bir karar aldı. Dedi ki, “Kral olmadan önce ve krallığı idare etmek için bütün gün tahtta oturup da sarayda bulunmak zorunda kalmadan önce, son bir deneyim, son bir uzun yolculuğa çıkmayı ve daha hiç gitmediğim bir yere, heyecanlı ve meydan okuyucu olan bir yere gitmeyi seçiyorum.”

Genç prens, ona yolculuklarında genellikle eşlik eden saray askerlerini, yanına almamaya karar verdi. Uzun yolculuğu için yanında sadece küçük bir çantayla, gecenin geç saatlerinde, sessizce çıkıp gitmeye karar verdi. Böylece süzülüp çıktı ve daha önce gittiği yerlerden geçerek, yolculuğuna başladı. Geçmişte ziyaret ettiği köylerden geçti. Hep daha ileriye doğru, hiç bulunmadığı topraklara gelene kadar yol aldı. Ve bu topraklar yeniydi ve farklıydı ve heyecan vericiydi ama hala BEN BENİM krallığının sınırları içindeydi.

Zamanın aylarını alan bu yolculukta ilerlerken, toprakların kenarına, sınırına geldi. Suya, daha önce gördüklerine hiç benzemeyen bir okyanusa geldi. Göller görmüştü ve ırmaklar görmüştü, ama daha önce hiç böyle bir şey görmemişti. Krallığında büyük okyanuslardan söz edildiğini duymuştu. Toprağın bittiği yerden söz edildiğini duymuştu. Buradan öteye gitmemek gerektiğini duymuştu. Krallığın bittiği yerin burası olduğunu ve ötesine gitmenin uygun olmadığını duymuştu. Genç prens Jack, bütün geceyi, bir sonraki adımı atmalı mı diye, derin düşüncelere dalarak geçirdi. Okyanusa yelken açmalı mı….yoksa yuvaya geri mi dönmeli diye, kendi kendine tartıştı.

Oh, ve bildiğiniz gibi, yuvaya dönmek için fazla huzursuzdu! Böylece ertesi gün, onu yolculuğuna götürecek bir kayığı, küçük bir tekneyi inşa etmeye başladı. Tekneden hoşnut olana dek, Jack günlerce ve günlerce ve günlerce çalıştı. Sonra, boğazında bir düğümlenme ve karnında bir huzursuzlukla, belki de kutsal bir kuralı bozduğu, belki de yapmaması gereken bir maceraya atıldığı hissiyle, yelken açtı.

Akıntı, onu okyanusun açıklarına doğru götürmeye başladı. Günlerce seferine devam etti. Sular sakindi. Ruzgar yumuşaktı. Güneş parlaktı ve her şey ona iyi bir duygu veriyordu. Ama bir huzursuzluk vardı. Jack’in varlığında bir huzursuzluk vardı. Boğazındaki düğüm büyümeye başladı. Karnındaki huzursuzluk acımaya başladı. Bir şeyler olacağını biliyordu.

Bir sessiz öğlenden sonrasında –Jack’in standartlarına göre biraz sıkıcı bir öğlendensonra- önünde, okyanustan yükselen, büyük bir ateş duvarı gördü. Bu büyük ateş duvarından sakınmak için geriye doğru kürek çekmeye başladı. Ama ne kadar çok çabalasa da, bu büyük ateş duvarının gücünün üstesinden gelemiyordu. Bu duvar onu emmeye, hep daha yakına doğru çekmeye başlamıştı. Duvarın sıcaklığını hissedebiliyordu ve karmaşayı hissedebiliyordu. Bu ateş duvarının içindeki karmaşayı hissedebiliyordu. Jack BEN BENİM krallığına geri gidebilmek için küreklere asılırken çığlıklar atmaya başladı. Ama duvar onu içine çekti. Duvar onu bu ateş duvarına çekti.

Buradan sonra olanları, Jack anımsamadı. Sadece yorgunluktan perişan ve boş bir halde ve hiç bir şey anımsamadan uyandığını biliyordu. Yabancı bir ülkenin kıyılarında uyandı. Adını ya da nereden geldiğini anımsayamıyordu. Yine de içinde, ona birisi olduğunu söyleyen bir şey vardı ama anımsayamıyordu. Bu, bir anlamda, bir bellek kaybıydı.

Jack gözlerini açtığında, yeni bir ülke, şimdiye kadar gördüğünden farklı bir yer gördü. Kalkmak ve keşfetmeye başlamak zamanı olduğunu biliyordu. Ona ve ruhuna yeni gelen şeyleri keşfederek, bir günden ötekine bu yeni ülkeyi araştırdı. Bu yeni ülkeyi keşfederken, bütün araştırmaları sırasında….bütün bu zaman içinde, bir huzursuzluğu yeniden hissetti. Sanki bir şeyi bilmesi ya da anımsaması gerekiyormuş da yapamıyormuş gibi, sanki olmayan bir şeye parmağıyla dokunmaya çalışıyormuş gibi hissediyordu. Geçmişini anımsamaya çalışıyordu.

Bu yeni ülkeyi keşfetmek için çok zaman harcadıktan sonra, bir gün bir kadınla karşılaştı. Konuştular ve birbirlerini görmekten mutlu oldular. Aralarında sanki tanıdık bir bağ var gibiydi ama nereden olduğunu bilemediler. Kadın onu, başkalarının da bulunduğu bir köye getirdi. Bu köyde yaşayanlar, yapılar inşa ediyordu. Çocuklar doğuruyordu. Yeni bir uygarlık yaratıyorlardı ama bu köyde bulunan hiç kimse, nereden geldiğini anımsamıyordu. Kim olduklarını anımsayamıyorlardı. Kendileri için sadece ilerlemek zamanı olduğunu biliyorlardı. Yaşamlarına devam etmek zamanıydı.

Şimdi sevgili dostlar, bu öykünün belli bir sonu yoktur, çünkü daha yazılmamıştır. Ve belki de şimdiden bildiğiniz gibi, Jack’in ve bu öteki ülkede karşılaştığı diğer kişilerin öyküsü, sizin öykünüzdür. Kaşif ve maceracı melekler olan sizlerin öyküsü. İlk çemberde, Tanrı’nın krallığındaki herşeyi keşfetmek için yola çıkan, sizlerdiniz. Pren ve prensesler ve tahtın varisleri olan sizlersiniz.

--0-- Açıklama

Huzursuz olup da keşfe çıkmak isteyen sizlerdiniz. Siz, krallığın en kenarlarına ve sınırlarına gitmiştiniz. Yelken açıp da, ilk çemberin ötesine geçen sizlerdiniz. Sonunda Dünya dediğiniz bir yere geldiniz, hatta bu gece burada otururken bile yaratılmasına yardımcı olduğunuz bir evrenle kuşatılmış, Dünya’ya geldiniz. Yeni köyü inşa etmekte, yeni yolları yaratmakta ve belki de eski krallıkta keşfedemeyeceğiniz yeni şeyleri keşfetmekte olan sizlersiniz. İkinci yaratılışın modellerini yaratmakta olan sizlersiniz. Nereden geldiğini, kökünün ne olduğunu, esasının ne olduğunu anımsamaya çalışan, sizlersiniz.

--0-- Enerji Zekidir

Perdenin öbür yanındaki melekler, o uzun yolculuğunuza çıktığınız gece, sizi aramaya çıkan varlıklardır. Sizi aramak için, kral ve kraliçenin gönderdiği varlıklar bizleriz. Sizin ayak izinizi BEN BENİM krallığından, okyanusun sahiline kadar izleyenler bizleriz.

Biz o yere geldiğimizde sevgili dostlar, sizin Tüm Olan’ın ötesine, o efsanevi sulara gittiğinizi anlamıştık. Ve biz oraya vardığımızda sevinmiştik, çünkü bizim o zamanlar tanıdığımız hiç bir varlık, bunu daha önce gerçekleştirmemişti. Hepimize hizmet edecek bir şey için bu uzun yolculuğa çıkmayı seçmenizin ardında, Ruh’a olan derin sevginizin yattığını bilmekten dolayı sevinç duymuştuk.

İlahi irade yasaları, içinden geçemedikleri ateş duvarında durmaktadır. Onlar ateş duvarının içini görebilmektedir. Onlar, Dünya üzerindeki yaşamınızın, ateş duvarına yansımakta olan görüntüsünü görebilmektedir. Bu perde üzerinde, yapmakta olduğunuz şeyleri görebilmektedirler. Onlar sizi hissedebilmektedir ama bu zamanda, bu duvarı geçememektedir. Sizin gibi, ateş duvarı da değişmektedir. Göreceli kısa bir süre sonra, krallığın diğer varlıkları için de, buradan geçmek mümkün olacaktır. Ve o noktada sevgili dostlar, BEN BENİM krallığının sınırları genişleyecektir. Krallık, ateş duvarının ötesine doğru genişleyecektir. O, sizin yarattığınız bu yeni yere doğru genişleyecektir. Çoğunuzun deneyimleyeceği ve krallığın geri kalan varlıklarının da, (bu duvardan) geçerek size ulaşacağı bir gün gelecektir. Siz, melekleri tanıyacaksınız ve sonra da, Yuvayı anımsayacaksınız. Ve ondan sonra biz sizinle birlikte var olacağız. BEN BENİM krallığı, sizin Dünya’da gerçekleştirdiğiniz çalışmalar yüzünden, daha muhteşem bir yer olacaktır.

Bu gerçekten sadece bir öyküdür, ama sizin yolculuğunuzu anlatan bir öyküdür. Bu, bizim hakkında hep konuştuğumuz bir öyküdür – yolculuklarınız, deneyimleriniz ve keşifleriniz. Sevgili dostlar, gerçekleştirdiğiniz şey için çok onurlandırma vardır. Üstlenmiş olduğunuz şeyler için çok onurlandırma vardır.

--0-- Oluşan değişimler

Şimdi, içinizde meydana gelmekte olan değişimleri anlamanıza yardımcı olması açısından, burada bir benzetme kullanacağız. Bu değişimler, şu anda, varlığınızın en derin düzeylerinde, DNA’dan daha derin, manyetik enerji modellerinizden daha derin, en derin titreşimlerden daha derin düzeylerde meydana gelmektedir.

Bu Dünya yerine gelmeden önce, siz hep “birlik” halinde, teklik halinde olmuştunuz. Yaratmalarınızın hepsi, birlik çerçevesi içinde gerçekleşmekteydi. Ateş duvarını geçtiğinizde, dualitenin niteliklerini üstlendiniz. Bu, Jack’ın deneyimi idi. Bu, Jack’ın hissetmek ve deneyimlemek istediği şeydi. Ve gerçekten de bunu yaptı. Ve gerçekten de hepiniz bunu gerçekleştirdiniz!

Dünya’ya geldiğinizde, dualite ya da karşıtlığın niteliklerini üstlendiniz. Artık hissettiğiniz bir birlik yoktu, daha çok “iki”yi hissetmekteydiniz. Bunu nasıl adlandırmak isterseniz, ışık ve karanlık, ya da positif ve negatif vardı. Daha önce de söylediğimiz gibi, enerjilerin dengesi her zaman, aşağı yukarı 2/3 ve 1/3’tü.

Varlığınızın en derin düzeylerinde, kim olduğunuzu belirleyen ve deneyimleme isteğinizi yanıtlayan, enerji unsurları vardır. İçinizde bir beyaz, bir de siyah bilye olduğunu imgeleyin. Bunlar sizin esasınızı oluşturmaktadır. Şimdi bir de saydam bir bilye olduğunu imgeleyin. Seçtiğiniz deneyimlere göre, saydam bilye, ya siyah bilyenin, ya da beyaz bilyenin niteliklerini üstlenecektir. Saydam bilye dönüşecek ve yaşamınızın bir döneminde, beyaz bilyenin niteliklerini ve rengini üstlenecektir. O zaman siz varlığınızda, iki adet beyaz parçanın ve bir de siyah parçanın enerji dengesine sahip olacaksınız. Ve siz, uygun “gerilimi”, uygun zorlukları sağlayarak, deneyimlerinizi tamamlayacak bu enerji dengesiyle, bir dizi deneyimlerden geçeceksiniz.

Şimdi, siz yaşam dönemlerinden geçerken, saydam bilye – beyaza dönüşen bilye- kısa bir süre için yeniden saydamlaşacaktır. Ah, ve o zaman siz, kısa bir dönem için, yaşamınızda denge hissedeceksiniz! Zaman içinde, saydam bilye öbür yana dönecek ve siyah bilyenin niteliklerini üstlenecektir. Siyah bilye gibi görünecek ve hissedecek ve siyahın enerji modellerine sahip olacaktır. Bu sefer de, iki adet siyah parçanın ve bir de beyaz parçanın enerji dengesiyle yeni deneyimlere gireceksiniz.

Genellikle, beyaz bilye, beyaz olarak, siyah bilye de siyah olarak kalmıştır. Beyazla siyah arasında değişen ve ileri geri giden bilye ise, saydam bilye olmuştur. Ancak, beyaz bilye ile siyah bilyenin kutuplarını ters çevirdiği dönemler olmuştur, çünkü onlar gerçekten de sadece birbirinin aynasıdır. Beyaz siyaha, siyah da beyaza dönüşecektir. Ve bazı zamanlar bu durum, saydam bilyenin aklını çok karıştırmıştır!

Şimdi, bu kutupların değişmesi, çok sık meydana gelen bir şey değildi, birkaç bin yılda bir olmuştur. Bu sadece sizin bireysel varlığınızın içinde değil, genel olarak gezegenin bilincinde de meydana gelmekteydi. Bu kutupların, ışıktan karanlığa ve karanlıktan ışığa dönüşmesinin dünya nüfusuna etkide bulunması, yüzlerce yıl almaktaydı, ama zaten, sadece birkaç bin yılda bir meydana gelmekteydi.

--0-- Enerjiler hızlanıyor

Şimdi meydana gelmekte olan şey ise sevgili dostlar, ışık ve karanlık arasındaki kutup değişiminin, çok hızlı bir şekilde olduğudur. Değişim artık, birkaç bin yılda bir olmamaktadır. Siz şimdi bu kutup değişimini –beyaz ve siyah bilyenin niteliklerini değiştirmesini- her birkaç yılda bir görmektesiniz. Bu, bu kadar çabuk olmaktadır. Saydam bilye, aydınlık ve karanlığın niteliklerini üstlenmek isteyecektir ama hangisi hangisidir diye aklı yine çok karışmaktadır!

Dünya’da olan ve saydam bilyenin özel niteliklerine sahip olan insanlar da vardır. Onların durumunda, saydam bilye hiç bir zaman, ne beyazın, ne de siyahın belli modellerini üstlenmemektedir. “Gri” bir halde kalmaktadır. Başkalarında olan ayırıcı kutuplaşmaya, ya da 2/3 – 1/3’lük enerji dengesine sahip olmayı seçmemektedir. Bu enerjileri taşıyan kişiler, bütün insanların içindeki enerji yapısının (strüktürünün) içsel dinamiğinin değişmesine yardımcı olmaktadır. Sevgili dostlar, eşcinsel olan kişileri onurlandırın. Sizin “geleneksel” toplumunuza uymayanları onurlandırın, çünkü onlar çok daha derin ve zor bir rol üstlenmiştir. Onlar enerjilerin önceki 2/3 ve 1/3’lük dengesine izin vermemektedir. Aksine, bu insanların saydam bilyesi, beyaz ya da siyahın yanında olmayı seçmemektedir. Yansız bir halde, bu örneğe göre “gri” dediğimiz bir halde kalmaktadır. Bu zamanda, kutuplaşmalar arasındaki köprünün kurulmasına, bu insanlar yardımcı olmaktadır. Onları, gerçekleştirdikleri çalışma için derinden onurlandırın.

Bu zamanda içinizde meydana gelmekte olan şeylerin yanısıra –ışık karanlığa, karanlık da ışığa dönüşürken, saydamın hangisiyle ilişki kuracağını bilememesi- yeni bir şey olmaktadır. Dördüncü bir bilye, sevgili dostlar, içeri girmektedir. Dördüncü bir bilye gelmektedir. Bu bilye de gerçekten saydamdır. Bu bilye, öteki saydam enerji bilyesinden farklı olarak, aşırı saydam ve parlaktır. Bu, içinizde şimdiden var olan Mesih enerjisinin, uyumlayıcısıdır. Bu dördüncü bilye şimdi, Mesih enerjisini aydınlatmak ve onu yaşama geçirmek için gelmektedir. Bu dördüncü bilye, saydam, ama kristal saydamlığında ve varlığınızdaki diğer saydama benzemez bir renkle gelmektedir.

Şimdi, bu dördüncü bilye varlığınızın içine doğru ilerlerken, diğer üç bilye –beyaz, siyah ve öteki saydam- onu dışarı atmaya çalışmaktadır! Onlar bu bilyeyi, yapılarına ve modellerine giren, yabancı bir enerji olarak nitelendirmektedir. Onlar, bunun nereden geldiğini anlamamaktadır ve içerde kargaşa olmaktadır! Ve siz, sırtınız ve omuzlarınızın neden bu kadar ağrıdığına şaşmaktasınız! Yaşamınızın dengeli olması gerektiğini düşündüğünüz sıralarda, varlığınızın içinde neden duygusal mücadeleler olduğuna şaşmaktasınız. Siz, dördüncü bilyenin niteliklerini üstlenmektesiniz. Diğer üç bilye şu anda çok çelişki içindedir, çünkü siz krallığı terk ettiğinizden beri, onlar bir dördüncü bilyeye sahip olmamıştır. Onlar hiç bir zaman bir dördüncü modele sahip olmamıştır. Biz size daha önce, dört sayısının öneminden söz etmiştik. Ve bu, onun çekirdeğidir. Bu, sözünü ettiğimiz, “dördün” dengesinin özüdür.

Size, duygusal, fiziksel ve zihinsel kimliğinizin en derin düzeylerinde meydana gelmekte olan değişimler sırasında, olduğunu gördüğümüz şeyleri söyleyeceğiz.

Dördüncü bilye enerji yapınıza yerleşmektedir. Diğer bilyelerle iletişim kurmaktadır. Onlara, varlıkları ve yapılarının bir parçası olduğu güvencesini vermektedir. Bu üç bilye, dördüncü bilyeyi kabul etmeyi öğrendikçe, ve onun ayrı ve farklı enerjisini anlamaya başladıkça, saldırmayı kesecektir. Onlar, bu dördüncü bilyeyi dışarı atma girişimlerini kesecektir. Yorgun düşeceklerdir. Bu dördüncü bilye güçlüdür, diğer üç bilyenin toplamından daha güçlüdür. Onlar, dördüncü bilyeyi dinlemeye başlayacaktır. Onlar, dördüncünün titreşimini hissetmeye başlayacaktır.

Ondan sonra bir şey meydana gelecektir, sevgili dostlar. Bu noktada, beyaz bilye, beyazlık niteliğini kaybedecektir. Siyah bilye, siyahlık niteliğini kaybedecektir. Saydam bilye, kendini temizleyecektir. Ve dört bilyenin hepsi birden yeni bir renk çeşidini, çok-boyutlu bir rengi yaymaya başlayacaktır. Onlar parlayacak ve “alevlenecek”tir ve birbiriyle dans etmeye ve şarkı söylemeye başlayacaktır. Onlar, birlikte dönmeye başlayacaktır. Birlikte kutlamaya başlayacaktır. Tek bir renkleri olmayacaktır, tersine tüm renkleri mükemmel bir berraklıkla içereceklerdir. Ve onlar parlayacak ve alevlenecektir. Birlik içinde olacaklardır.

Bildiğiniz dualiteden geçtiğinizde gelinecek nokta budur. Siz bir sonraki düzeye çıkacaksınız. Biz buna bu zamanda bir ad vermeyeceğiz. Bu, sizin beşinci ya da altıncı ya da yedinci boyutlar olduğunu düşündüğünüz şey değildir. Onlar lineerdir. Bu, üs rakkamı cinsindendir. Bilyelerin değişimi şu anda içinizde meydana gelmektedir. Biz bu gruba bakıp, dördüncü bilyenin kabul edilme düzeyinin ne denli zor ve meydan okuyucu olduğunu görebilmekteyiz.

Geçmişte, sizden şeyleri kabul etmenizi rica etmiştik. Sizden, “çabalamaktansa”, “izin vermenizi” rica etmiştik. Biz sizinle çeşitli düzeylerden iletişim kurmaktaydık. Size, kutuplaşma için, kendi oyununu bırakma zamanı olduğunu iletmekteydik. Size, 2/3 ve 1/3’lük eski dengenin bitiş zamanı olduğunu iletmekteydik. Geçmişte sizden, ara vermenizi, “hiç-birşey” yapmamanızı, sessiz bir alanda bulunmanızı rica etmiştik. Bütün bu zamanlar boyunca bu üç bilye, dördüncü bilyeye izin vermeyi ve onu kabul etmeyi öğrenmekteydi.

Bu, içinden geçmesi zor bir işlemdir. Özellikle de biyolojiniz, bu içeri girmekte olan yeni ögeye daha uyumlanmamıştır. Duygularınız ise daha kesinlikle ona uyumlanmamıştır. İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış – hangi gün olduğuna bağlı olarak ve üçüncü, saydam bilyenin rengine bağlı olarak, siz dualitede çalışmaya alışıksınız.

Ama şimdi yeni bir denge gelmektedir ve bu denge, varlığınıza gelmektedir. Burada bulunan ve titreşimlerle, enerjileri okuyabilen (görebilen) doktorlar, bunu anlayacaktır. (günün erken saatlerinde, insanın enerji alanını okuyabilmekle ilgili yeni teknolojiler hakkında bilgi veren Dr.Elena Upton ve Dr.Mindy Reynolds’a göndermede bulunuyor) Bu doktorları burada bulunması ve bizim dört bilye hakkında konuşmamız, rastlantı değildir. Onlar, varlığınızın içinde meydana gelmekte olan şeyleri gözlemlemeye başlayacaktır. Bu güçlüdür, ama zordur. Bunun fiziksel oluşumuna katlanmak sizin için zordur. Duygusal dengede kalmak, sizin için zordur.

--0-- 5.ders değişimi bekle ve izle

Ders Beş – YAŞAMINIZDA DEĞİŞİKLİKLER BEKLEYİN VE ONLARI KUTSAYIN.

Öğrenmek, büyümek ve deneyimlemek isteyen sizlerdiniz. Bu Dünya üzerindeyken, bir sonraki yaşamınıza geçmek isteyen sizlersiniz. Dualitenin ötesine geçerek, yeni enerjilerin en yenisine gireceğini söyleyen sizlersiniz. Yaşamınızda değişikliklerin olması ve bazı durumlarda, sanki herşey varlığınızdan koparılıp alınıyormuş gibi olması size mantıklı gelmiyor mu? Siz yeni bir enerjiye yer açmaktasınız.

Aranızda bulunan ve şimdiye kadar yaşanmış, bu en zor dönemlere katlanan kişilere…..biz şimdi elimizi ve sevgimizi size uzatmaktayız, çünkü nelerden geçtiğinizi bilmekteyiz. Ama bunun bir nedeni vardır. Bunun bir amacı vardır. Her birinizden, bu değişikliklerin meydana gelmesine sadece izin vermenizi rica etmekteyiz. Eski benliğiniz sanki yerle bir olmuş gibi gelebilir. Şimdiye kadar sahip olduğunuz tüm hayaller ve gayeler, parçalanıyormuş gibi gelebilir. Ve bir anlamda, haklısınız da. Siz yolu açmaktasınız. Dördüncü öge şimdi içeri girmektedir. Bunun uygun olarak çalışabilmesi için, yaşamınızda çok şeyin değişmesi gerekmektedir.

Sevgili dostlar ve Alan üyeleri, yaşamınızda değişiklikler bekleyin ve onları kutsayın. İşinizi kaybederseniz, bunu kutsayın. Bedeninizi inayet fırınına koyduktan sonra, hastalanırsa ve siz bunun neden olduğuna şaştığınızda, değişimi kutsayın. Bunun sizin beklediğiniz bir şey olmadığını bilmekteyiz, çünkü siz hemen sağlıklı olmak beklentisine sahiptiniz. Anında dengeleneceğiniz beklentisine sahiptiniz. Sevgili dostlar, bazen değişimler çok daha derindir. Bazen, tümüyle bir ters-yüz olmaya ve tekrar-yenilenmeye gereksinim vardır. Bazen, eski temellerin yıkılması gerekmektedir. Sizin içinden geçtiğiniz bu değişimler, gerçekten kutsaldır. Onlar yüzünden paniklemeyin. Endişe içinde olmayın. Şimdi Cauldre(Medyum) bile, bunu söylediğimiz için bizi azarlamaktadır. Değişimlerden geçen biz olmadığımız için, söylemesi kolay demektedir! (kendi kendine güler) Ve biz bunu anlamaktayız.

Ama bizim bakış açımızdan, yaşamınızda size olmakta olan şeyleri görebilmekteyiz. Meydana gelmekte olan değişimlerin özünde, bir temizlenme yatmaktadır. Bunun, dördüncü ögenin şimdi içeriye girebilmesine yolu açtığını görebilmekteyiz. Hasta olup yatağınızda yatacağınız ve hareket edemeyeceğiniz günler olabilir. Depresif hissedip de nedenini anlayamayacağınız günler olabilir. Burada bulunan her birinize ve bunu okumakta olan her birinize – bu şeylerle mücadele etmemenizi önermekteyiz. Onları kutsayın. Onları kutsayın ve bu kutsama, onlara yeni bir enerji verecektir. Burada ne söylemekte olduğumuzu anlıyor musunuz?

Meydana gelmekte olan şey, o üç esas bilyenin, dördüncüyü gerçekten reddetmeye çalışmasıdır. Onlar bu bilyeyi dışardan gelen bir tehdit olarak algılamaktadır. Bu üç esas bilye ilk kez biraraya gelip, birbiriyle aynı fikirdedir! Bunun meydana gelmesinden doğan çok değişiklik vardır, çünkü dördüncü öge akıllarını karıştırmıştır. Onlar dördüncü ögeyi sınavdan geçirmektedir. Onun bir dolandırıcı olduğuna inanmaktadırlar. Onun, varlığınızın tüm iyiliğine hizmet etmeyecek bir yerden geldiğine inanmaktadırlar. Onlar içerde, çok değerli olan bir şeyi – dualitedeki varlıklarını- savunmaya çalışmaktadır. Sizin “izninizle”, dördüncü bilye çok daha hızlı ve çok daha kolayca bütünleşebilecektir. İçsel varlığınıza konuşun ve dördüncü ögenin, oluşumun bir parçası olduğunu Benliğinize bildirin, açıklayın. Bu bildirim, dönüşümün çok daha yumuşak olmasını sağlayacaktır. Dönüşüm daha hızlı olacaktır.

Beyaz ve siyah ve saydam bilyenin, dördüncü ögeye yaklaşmasına izin verin. Orada olan sevgiyi hissetmelerine, doğasında olan sevgiyi hissetmelerine, dördüncü ögenin doğasında var olan kabulu hissetmelerine ve berraklığı hissetmelerine izin verin. İnsan varlığınızın bilincinde fark edeceğiniz ilk şeylerden biri, dördüncü ögeyle birlikte gelen berraklık olacaktır. O zaman onun gerçek ve doğru olduğunu bileceksiniz. Ama bu arada, dostlar, bu yeni dans varlığınızın içinde meydana gelmekteyken, yaşamınızda değişiklikler bekleyin ve onları kutsayın. Onları kutsayın, çünkü onlar çok derin ve kutsal bir şeye yol açmaktadır. Yaşamınızdaki bu değişikleri kutsayın.

Beyaz bilye ve siyah bilye ve saydam bilye, dördüncü ögeye alıştığında, bir anlamda, onunla uyumlanacaktır. Bu bilyenin, bu dördüncü bilyenin özelliklerini üstlenmeye başlayacaklardır. Bunu yaptıkça da, uzun zamandır tuttukları elektro-manyetik özelliklerini de döküp saçmaya başlayacaklardır. Işık ve karanlık ve saydamın belirgin özelliklerini döküp saçmaya başlayacaklardır. Bir gün uyanacak ve artık eski giysileri içinde olmadıklarını göreceklerdir. Artık dualitenin özelliklerine sahip olmayacaklardır.

Biz sevgili dostlar, çok uzak bir gelecekte olacak bir şeyden söz etmemekteyiz. Bu, her birinizin içinde şu anda meydana gelmektedir. Söylediğimiz gibi, bu gece burada bulunan doktorlar, iyi bir nedenden ötürü gelmişlerdir : bu enerjiyi duymak ve hissetmek için. Onlar çalışmalarında bunu gözlemlemeye başlayacaktır. Bunların hiç biri rastlantı değildir.

Bu arada, varlığınızın içinde değişimler bekleyin….fiziksel, duygusal ve zihinsel. Bu değişimleri kutsayın ve yaşamınızda meydana gelmeye başlayan yeni şeylerin farkında olmaya başlayın. Bu gece sizinle paylaştığımız şeyler, ve diğer toplantılarda paylaştığımız şeyler…..bu derslerin her biri, üzerinde özenle durularak seçilmiştir. Her biri dikkatle seçilmiştir. Biz sizi bu işlemden, büyük bir özenle geçirmekteyiz.

SORU: Tobias, Bir Tobias oturumuna katıldıktan sonra, Ruh’la iletişim kurmanın daha kolay olduğunu fark ettim. Ancak, zaman geçtikçe ve ben günlük yaşantıya daldıkça, Ruh’la olan iletişim de uzaklaşıp, zorlaşmakta. Bir insanın, deyim yerindeyse, bağlantıyı açık tutmak için ne yapabileceğini açıklar mısın?

TOBIAS: Bu sorunun yanıtını, bugünkü giriş konuşmamızda verdik.

SORU: Tobias, eşcinsel kişilerin, hiç bir zaman aydınlık ya da karanlığa dönüşmeyen bir “berrak bilyeye” sahip olduğunu söyledin. Bu dişil ya da eril bir enerji gibi midir? Bu oluşum, nasıl bir işlevsel çıkar sağlamaktadır?

TOBIAS: Verdiğimiz benzetmede sözünü ettiğimiz bu berrak bilye, beyaz ya da siyah bilyenin bütün enerjisel özelliğini üstlenmemektedir. Birine ya da ötekine doğru yönelecektir ama daha çok gri tonlarında kalacaktır. Başka insanlarda ise bu berrak bilye, beyaz ya da siyahın bütün özelliklerini ve yanlarını üstlenecektir. Amaç, daha fazla esnekliğe sahip olmak, ve enerji dengesinin daha kesin olmayan bir şekilde tanımlanmasını sağlamaktır. Amaç, bir anlamda, dualitenin özelliklerini üstlenmeden, ışık ve karanlık arasında bir köprü oluşturmaktır. Aynı zamanda, dişil ve eril enerji arasında da, dualitenin yeni dengesini sağlamaktır. Dişil/eril enerji, ikinci yaratılışta dualitenin en güçlü örneklerinden biridir. Berrak bilyenin bu alışılagelmedik niteliği, “homoseksüel” dediğiniz insan melekler tarafından özellikle seçilmiştir. Biz bunun çok ilginç bir sözcük olduğunu düşünmekteyiz (çvr. eşcinseller için kullanılan “gay” sözcüğü, aynı zamanda mutlu, sevinçli anlamına gelmektedir) – çünkü belki de, bu denli güçlü bir kutuplaşmayı üstlenmemek, belli bir mutluluğa neden olmaktadır! Bu insanlar, eril ve dişil enerjilerin eski kavramlarını yerle bir edecek yeni modellerin konulmasına yardımcı olmaktadır.

SORU: Bu bilyelerle ilgili basit benzetmeyi lütfen daha açar mısın.

TOBIAS: Biz bu bilye benzetmesini, enerji bileşiminizi ve dualite dengenizi daha iyi anlamanızı sağlamak amacıyla kullanmaktayız. İlk yaratılışın ötesine geçtiğinizde, birliğiniz, ikiye bölünmüştü. Bunlar, ışık ve karanlık, ya da pozitif ve negatif, ya da kutuplaşmayı tanımlamak için hangi deyimi kullanmayı seçmekteyseniz, öyle olmuşlardı.

Üçüncü öge – bizim berrak bilye dediğimiz – bukalemun gibidir. Berrak bilye, beyaz ya da siyahın niteliklerini, bir enerji dengesizliği sağlamak için üstlenmektedir. Bu enerji dengesizliği daha sonra, insanca deneyimleriniz için gerekli olan gücü, gerilimi ve itici gücü sağlamaktadır. İçinizde “bilyelerin” olduğunu, sözlük anlamında söylememekteyiz. Onlar sadece, varlığınızın içindeki enerji bileşimini simgelemektedir. Biz bu bilye örneğini, fiziksel ve duygusal benliğinizde hissettiğiniz belli şeyleri neden hissettiğinizi anlamanıza yardımcı olması açısından kullanmaktayız. Beyaz, siyah ve berrak bilyeye ek olarak, şimdi bir de dördüncü öge gelmektedir. Bu, sizin tüm enerji bileşiminizi değiştirmektedir. Benliğinizin içinde birçok değişimden geçmektesiniz. Bu yeni bilgiyi size, özellikle nelerin meydana geldiğini anlamınıza yardımcı olmak için getirmekteyiz.

Bu dördüncü öge, insan enerjisi bileşiminize girmektedir. Cauldre(Medyum) şimdi sormaktadır, “Bu öge nereden gelmektedir? İlk çemberden mi gelmektedir?” Ve buna yanıtımız, “Hayır”dır. Bunu burada açıklamak zordur, ama bu dördüncü öge, beyazla siyahın “çocuğu”dur. Sizin beyaz ve siyah enerji dengenizin ilişkisinden doğmuştur. Bu ikisi arasındaki büyük sevgi ve dinamiklerden doğmuştur. Bu, sizin Mesih çocuğu diyeceğiniz şeydir. Sözünü ettiğimiz tüm bu şeylerin, bu zamanda içinizde meydana gelmekte olduğunu anlayın. Enerji bileşiminizin içinde, Mesih bilinci doğmaktadır. Onun için bu aralar yaşamınızda deneyimlemekte olduğunuz şeyleri yaşamaktasınız.

Gelecek konuşmalarımızda bu kavramla ilgili daha fazla zaman harcayacağız. Burada bulunan ve bizimle bağlantı kuran her birinizden, bu işlemi fazla-akılcı bir hale getirmemenizi rica etmekteyiz. Bu çok basittir. Buna, en basit yanından bakın. Dördüncü öge, sadece içinizde doğmakta olan Mesih çocuğudur.

SORU: Tobias, bu üç bilye ile, bu yaşamdaki kimliğimiz niteliklerinin gitmesi arasında bir ilişki var mıdır?

TOBIAS: Kısaca, evet. Bu yeni ögenin gelmesiyle, beyaz ve siyah ve berrak arasında yeni bir ilişki vardır. Bu üç esas öge, dördüncü ögeyi grubun dışından bir öge olarak algılayacaktır. Onu reddetmeye çalışacaklardır. Siz bunu bedeninizde ve zihninizde ve duygularınızda hissedeceksiniz. Buradaki oturumumuzun başında da söylediğimiz gibi, yerle bir olacak eski bir gelenek vardır. Bu, varlığınızın içinde meydana gelmekte olan şeylerin, dışarıdaki tezahürüdür.

SORU: Tobias, insanlık anlayışındaki cehenneme karşılık ateş duvarından söz etmen ilginç. Bunu anlamamıza yardımcı olur musun?

TOBIAS: Sevgili dostlar, bu aynı şeydir. Bizim bu ateş duvarı kavramını kullanmamız beklenmedik bir şey değildir. Ateş duvarı, din kitaplarınızda cehennem olarak, sonsuza kadar cehenneme gönderilmek olarak tanımlanmıştır. Dünya üzerindeki birçok yaşamlarınızdan bazıları cehennem gibi gelmemiş midir? Yuvayı terk ettiğinizde, ilk çemberi terk edip de bu ateş duvarından geçtiğinizde, hiç bir zaman Yuvaya geri dönemeyeceğinizi bilmekteydiniz ve biz de bilmekteydik. Dünya üzerinde gerçekleştirdiğiniz çalışmalar yüzünden Yuva, artık sizin terk ettiğiniz Yuva olmayacaktı. Sevgili dostlar, bilinçli olarak tanrısal benliğinizle ve Ruh’la ve Tüm Olan’la hiç bir zaman birleşemeyeceksiniz anlamında söylememekteyiz bunu. Bu kavramla söylenmek istenen şey, siz bu ateş duvarından geçince, herşeyin değiştiğidir. Dinlerinizin bu kavramı kullanmış olması, ama kötü bir anlam, gerçeğin içinden gelmeyen bir anlam yüklemesi ilginçtir. Ama simgeler ve enerjisel ögeler hala vardır. Aslında biz bu sorunun gelmesini beklemekteydik, ve bu çok anlam içermektedir.


SORU: Tobias, ilgi duyduğum şeylerin neden bu kadar sık değiştiğini açıklayabilir misin? Bir şeye tutkuyla sarılıyorum, ama kısa bir süre sonra artık beni ilgilendirmez oluyor. Bir işe girmeyi düşünüyorum ama kısa bir süre sonra ilgimi kaybedeceğimden korkuyorum. Bütün bunlar neyle ilgili?

TOBIAS: Önceki tartışmalarımızda (bak. 9 Aralık 2000’in Tobias mesajı) söylediğimiz gibi, berrak bilyenin, üçüncü bilyenin, siyahla beyaz arasında çok yavaş hareket ettiği dönemler olmuştur. Ve bir de, siyahla beyazın daha uzun aralıklarla, rolleri değiştiği dönemler olmuştur. Bu ikisi arasındaki enerji hareketinin süreci yavaş olmuştur. Geçen ayki açıklamalarımızda belirttiğimiz gibi, bu şimdi hızlanmaktadır. Çok sık meydana gelmektedir. Bunu varlığının içinde hissedeceksin. Hızlı değişimler hissedeceksin. Sana bir gün sıcak basacak, ertesi gün üşüyeceksin. Bir gün kendini tutkulu, ertesi gün ise tutkusuz hissedeceksin.

Bunların tümü, varlığının en derin düzeylerinde meydana gelmekte olan değişim sürecinin bir parçasıdır. Dördüncü öge, üç esas ögeyi dengelemek üzere içeri geldiğinde, çoğunuz içsel bir çelişkiyi de hissedeceksiniz, çünkü bu üç öge, o “yabancı” ögenin girmesini pek istememektedir. Onun için de büyük bir içsel kargaşa hissedeceksiniz. Bu dışarıya, insanları reddetmeniz, şeyleri reddetmeniz ya da reddedildiğinizi hissetmek olarak yansıyacaktır. Bütün bunların, içinizin en derin düzeylerinde meydana gelmekte olan şeylerin simgesi olduğunu anımsayın. Böylece, çok basit olarak, değişimlerin olmakta olduğunu anla. Bunlar biraz fazla üstüne gelmeye başlarsa, yeni evine git, pencereleri kapat, perdeleri çek, ve içsel odana gir. İçsel odana gir ve gülümse ve tüm bu değişimlerin uygun olduğunu bil. Kendi içinde Tanrısal Bir Dengenin olduğunu ve herşeyin de kendi doğal düzeyini bulacağını bil. Suyun kendi düzeyini bulması gibi, tanrısallık da bulacaktır.

Yorumlar

Popüler Yayınlar