Çocukların dilini okumak

SORU: Merhaba alan üyeleri. Buraya çıkmak ve ölesiye korkmamak, güzel! Yani aranızda bundan çok korkan varsa, üzerinde çalışmaya devam edin. Benim, hislerle ilgili bugünkü konuşmaya dayanan bir sorum var, ama bu, ana-babalık etmeye ve çocuklara ilişkin. Benim üç çocuğum var. Ve ev biraz heyecanlı oluyor, çünkü çocuklar çok hisseden varlıklar. Ve ben senin, istersen tabi, belki kendi bakış açına ya da Sam’in bakış açısına göre, çocuk olmanın nasıl bir şey olduğu ve onların neler hissettiği hakkında konuşmanı isteyecektim. Geçenlerde evliliğimle ilgili şunu gördüm – teşekkür tatlım, aşkım – anlayış, huzur sağlıyor, ve artık korku ya da kaygı ya da üzüntünün olmadığını anlayabilmek. Ve sen, çocuklarımızı anlamamıza, hisseden varlıklar olarak onların nelerden geçtiklerini anlamamıza yardım edebilirsen, biz de onların hisleriyle bağlantıda kalmalarına ve sezgisel bilişe sahip varlıklar olmalarına yardım edebilirdik. Teşekkür ederim.

TOBIAS: Gerçekten. Güzel söyledin. Ve bugünlerde çocuklar – biz burada genelliyoruz – ama onlar sürekli bir ikilem içinde yaşıyorlar. İkilem, çünkü kendi hislerine ve kendi sezgilerine sahipler, ama aynı zamanda da şu anda çok karmaşık ve zihinsel bir dünyada yaşıyorlar. Onun için de, sürekli dünyalar arasında gidip geldiklerini hissediyorlar, ve biz ruhsal dünyayla insan dünyasından söz etmiyoruz. Biz his dünyasından söz ediyoruz, sezgi ve yaratıcılığa karşı, zihinsel, istatiksel ve yapısal hisler. Bu, onlar için çok, çok kafa karıştıran bir şey.

Bir noktada pes ediyorlar, genelde 7 ya da 8 yaşlarında, çünkü o yapısal ve zihinsel enerjilere boyun eğmek zorunda hissediyorlar. Buna yavaş yavaş ama emin bir biçimde boyun eğdikçe de bir direnç ve neredeyse bir bunalım ortaya çıkıyor, ve ergenliğe ulaştıklarında o öteki dünyanın – benim “onların” dünyası dediğim his dünyasının – gizlenmesi gerektiğini tam olarak kabul etmiş oluyorlar, ve tam da bunu gerçekleştiriyorlar. Yani onu (o dünyayı) gizliyorlar, saklıyorlar. Ergenlikten çıktıklarında, bir yanları, bunu yaptıkları için kızıyor. İsyan ediyor ve bu isyanını da ona en yakın olan ana-babaya ya da eşe ya da öğretmene yönlendiriyorlar. Böylece sonradan üç ila belki on yıl sürecek, öfke dolu, isyankâr davranışlar ortaya çıkıyor.

İlginç olan, onların iki dünyada yaşadığını kabul etmektir… yani sanırım bizim basitçe yaratıcı/hislerin, zihinsel ya da kontrol ya da yapısal dünya dediğimize karşılık gelmesidir. Bu konuda çok ikilem içindeler, ve herşeyden çok, onları dinleyecek birine ihtiyaçları var. Cafcaflı konuşmalara ihtiyaçları yok. Bir dolu söze ihtiyaçları yok. Kurallara ihtiyaçları yok. Onları dinleyecek birine ihtiyaçları var. Size çelişkili ve saçma sapan gelse bile, sadece dinleyin. Belki soru da sorarsınız, ama onların konuşmasına izin verin, çünkü konuştukça, hisleri daha açık, berrak hale gelir ve kendi gerçeklikleri de daha açık bir hal alır, böylece ikilem içinde hissetmezler. Bunun bir dualite dünyası olduğunu anlarlar. Yani şu anda onları dinlemek, çok, çok önemlidir. Ve onlardan taleplerde bulunmak yerine, onlara seçimler sunun. Her zaman.

Yorumlar

Popüler Yayınlar