Kendi veçhelerimi hissetmek için kendime izin vermek böylece yeni bütünleşmiş ben benimi tezahür ettirmek
SORU: Bugünkü alıştırmanın değerini anlıyorum. Yine de bir sorum var,
ve becerebilirsem şu son birkaç haftadan bir örnek vereceğim. Hislerden
geri gelmek, derin bir boşluk duygusuyla ve korkuyla uyanmak, bunu
hissetmek için kendime izin vermek, bunun içinden geçmeyi seçmek ya da
seçmeye çalışmak, bazen başarılı olabiliyorum. Ama bu hisleri
onurlandırmayı istemek ve dışarıya doğru ifade etmek, işte bu noktada
biraz karışıyorum, çünkü bana göre geçmişte, bu hisleri onurlandırmak,
belki de bir gün kadar kendime zaman ayırmak anlamına geliyordu. Ama
bunlar birkaç hafta devam ettiği zaman, hayattan iki haftalık bir zaman
çalmak pek de iyi bir fikir olmuyor. Böylece, biz bugün bunları
salıvermek üzerine çalıştık, ve sanırım benim sorum da bu – bunun
gerçekten nasıl bırakılacağı, ya da o ifade ya da kendine bakmak,
kendine ilgi göstermek ne zaman, bilirsin işte, ne zaman dışarıya dönük
bir ifade haline gelir, ve ne zaman onu salıverip de ondan geçmek
gerekir, ve bu nasıl gerçekleştirilir?
ADAMUS SAINT GERMAIN: Bu mükemmel bir gözlem, ve tüm alan üyeleri için de çok önemli. Üstat, kesinlikle her bir şeyi hissedebilen, hatta üzüntü, boşluk, bunalım gibi şeyleri hissedebilen kişidir. Şimdi bunlar çok zor, ama çok güçlü enerjilerdir. Onların içerdiği… depresyon ve keder ve hatta boşluk, garip bir şekilde muazzam miktarlarda his ya da duyumsal enerjiler içerir, ve o kadar bunaltıcı olabilirler ki, seni kesinlikle boşluk içindeymişsin ve depresyondaymışsın gibi hissettirirler. Bu olağanüstü bir şeydir.
Sen, özellikle de bu konuda, kendi veçhelerinle, kendi benliklerinle oynuyorsun, aslında çok da mutlu olmadığın yanlarınla, seninle bu oyunu oynayarak canlı kalabilen yanlarınla oynuyorsun. Onlar ölmekten korkuyor, senin dikkatini çekmezlerse kendi kimliklerini kaybedeceklerinden korkuyorlar. Ve, kendi Ben Ben’im Varlığını (tümüyle) kabul edip üstlendiğin an – yani kendine hükmedebildiğinde ya da kendi egemenliğine sahip çıkabildiğinde – onların da yok olacağından korkuyorlar, ve senin de korkun bu, ki bir anlamda yok olacaklar da. Aslında yok olmayacaklar, seninle bütünleşecekler. Hafızandan – nasıl desek – gitmeyecekler, silinmeyecekler. Sen karanlığın ve kederin ve bunalımın nasıl bir his olduğunu yine de hatırlayacaksın, ama artık onları sahiplenmeyeceksin. Hisleri ya da bugün sözünü ettiğimiz duyumsamaları hissetmekle, onların seni kontrol etmelerine izin vermemek arasındaki farkı görebiliyor musun? Kendine geri dön. Kendi egemenliğine, üstünlüğüne geri dön.
Böylece aslında sana şu an bir kez daha meydan okunuyor, kim olduğunu belirlemen, kendi Ben Ben’im özünü belirlemen konusunda meydan okunuyor. Veçhelerinin, ruhunu çalmaya çalışmalarına devam etmelerine izin mi vereceksin? Yoksa kendi egemenliğine/üstünlüğüne sahip mi çıkacaksın?
Bu harika bir oyundur. İnanılmaz bir oyundur, ama gerçekten onu bitirmek zamanıdır. Ve sen bu konuyu çok ciddiye alıyorsun, seni çok bunaltıyor, ama biliyor musun, bu da sadece bir his. “Ciddiyet” büyük bir histir. Çok ciddi bir histir! Ama, ama o bir histir. Şu ara alan üyeleri ile üzerinde çalıştığımız o önemli şey, hislere hakim olmaktır, gerçekten farkında olmanın hakimiyetidir, ama onların yaşamını yönetmesine de izin vermemektir. Bunun ne kadar güzel… bu çok ince bir çizgi gibi görünüyor ama, Yeni Enerjide güzel, çok güzel bir ustalıktır. Herşeyi hissedin; yalnızca kendinizi sahiplenin. Teşekkür ederiz.
ADAMUS SAINT GERMAIN: Bu mükemmel bir gözlem, ve tüm alan üyeleri için de çok önemli. Üstat, kesinlikle her bir şeyi hissedebilen, hatta üzüntü, boşluk, bunalım gibi şeyleri hissedebilen kişidir. Şimdi bunlar çok zor, ama çok güçlü enerjilerdir. Onların içerdiği… depresyon ve keder ve hatta boşluk, garip bir şekilde muazzam miktarlarda his ya da duyumsal enerjiler içerir, ve o kadar bunaltıcı olabilirler ki, seni kesinlikle boşluk içindeymişsin ve depresyondaymışsın gibi hissettirirler. Bu olağanüstü bir şeydir.
Sen, özellikle de bu konuda, kendi veçhelerinle, kendi benliklerinle oynuyorsun, aslında çok da mutlu olmadığın yanlarınla, seninle bu oyunu oynayarak canlı kalabilen yanlarınla oynuyorsun. Onlar ölmekten korkuyor, senin dikkatini çekmezlerse kendi kimliklerini kaybedeceklerinden korkuyorlar. Ve, kendi Ben Ben’im Varlığını (tümüyle) kabul edip üstlendiğin an – yani kendine hükmedebildiğinde ya da kendi egemenliğine sahip çıkabildiğinde – onların da yok olacağından korkuyorlar, ve senin de korkun bu, ki bir anlamda yok olacaklar da. Aslında yok olmayacaklar, seninle bütünleşecekler. Hafızandan – nasıl desek – gitmeyecekler, silinmeyecekler. Sen karanlığın ve kederin ve bunalımın nasıl bir his olduğunu yine de hatırlayacaksın, ama artık onları sahiplenmeyeceksin. Hisleri ya da bugün sözünü ettiğimiz duyumsamaları hissetmekle, onların seni kontrol etmelerine izin vermemek arasındaki farkı görebiliyor musun? Kendine geri dön. Kendi egemenliğine, üstünlüğüne geri dön.
Böylece aslında sana şu an bir kez daha meydan okunuyor, kim olduğunu belirlemen, kendi Ben Ben’im özünü belirlemen konusunda meydan okunuyor. Veçhelerinin, ruhunu çalmaya çalışmalarına devam etmelerine izin mi vereceksin? Yoksa kendi egemenliğine/üstünlüğüne sahip mi çıkacaksın?
Bu harika bir oyundur. İnanılmaz bir oyundur, ama gerçekten onu bitirmek zamanıdır. Ve sen bu konuyu çok ciddiye alıyorsun, seni çok bunaltıyor, ama biliyor musun, bu da sadece bir his. “Ciddiyet” büyük bir histir. Çok ciddi bir histir! Ama, ama o bir histir. Şu ara alan üyeleri ile üzerinde çalıştığımız o önemli şey, hislere hakim olmaktır, gerçekten farkında olmanın hakimiyetidir, ama onların yaşamını yönetmesine de izin vermemektir. Bunun ne kadar güzel… bu çok ince bir çizgi gibi görünüyor ama, Yeni Enerjide güzel, çok güzel bir ustalıktır. Herşeyi hissedin; yalnızca kendinizi sahiplenin. Teşekkür ederiz.
Yorumlar
Yorum Gönder