Bir şeyi kendi salınımına bırakmak ile ilgili bir epröv

SORU: Acaba bu soruları bilge varlıklarınızın birine ya da üçüne, Şimdi’nin ruhunda birleşen – o geçmişin, şimdinin ve geleceğin ruhlarına – yönlendirebilecek nezaketi gösterebilir misiniz. Ben, bir zamanlar çok sevdiğim şeylerin hepsini kaybettiğimi deneyimledim, ve hâlâ sahip olduklarım, şimdiye kadar 18 yıllık bir çalışmayı kapsıyor. Herşeyi kaybetmeye verilen doğal insan tepkisi, elbette bu doğal olmayan kopuş sürecine kuvvetle direnmektir. Ancak, buna direnmekle edindiğim deneyim, bu uzlaşmazlığın yalnızca kişinin zihnine ve ötesi, kişinin bedenine acı veren düğümler atmaya yaradığı. Bu düğümler kaslarımda öylesine bir gerilime neden oldu ki, yıllar geçtikçe iyice kuvvetten düştüm ve sanki şimdi neredeyse bir münzevinin ya da keşişin hiç de doğal olmayan yaşam tarzını yaşamaya mahkûmum. Kendi Dünya deneyimlerini anımsayan spiritüel rehberlerinizin, insanı sakat eden bu düğümler bir kez oluştuktan sonra, nasıl yok edilebileceğine ilişkin bize sunabilecekleri herhangi bir pratik önerilerinin olup olmadığını merak ediyordum. Anladığım kadarıyla, gerçeğin peşinde olunduğu zaman, gerçeğin bizi özgürleştireceği söyleniyor. Ancak kendi deneyimim, şimdiye kadar, bunun tam tersi oldu.

TOBIAS: Aslına bakarsan, herşey dikkate alındığında, onsekiz yıl çok kısa bir süre!  Bu konuda kendini şanslı say. (yoğun kahkahalar) Biz, bu “salıverme/bırakma” sürecine daha sadece başlayabilmek amacıyla onlarca ve onlarca hayat yaşamış insanlar görüyoruz.
Salıverme süreci, ne olursa olsun, zordur, çünkü insan benliği, o küçük insan benliği, kendini korumak için herşeyi yapar. Onun, senin tümüne ait bir parça olduğuna inanması, güvenmesi için ve tekrar tekrar güven duyması için, sana, senin bütününe ihtiyacı vardır. O yok edilmeyecektir, açlıktan ölmeyecektir, cezalandırılmayacaktır. Bu, o insan veçheni kendi içinde bütünlemekle ilgilidir. Tutunan odur. Öylesine sıkı tutunuyor ki, düğüm olmuş. Ve bir anlamda onun ana-babası olan varlık olarak, ya da onu tümüyle kuşatan varlık olarak sana şunu soruyor, “Beni gerçekten koruyacak mısın? Beni besleyecek ve giydirecek misin? Sana güvenmem için bana bir neden gösterebilecek misin?”
Açıkça görülüyor ki, sen böyle bir içsel açmaz içindesin. Kendini derin fiziksel acılara gark ederek, ve bunun da ötesinde kendine muazzam duygusal travmalar yaşatarak, salıvermenin ne olduğunu uç sınırlarda deneyimliyorsun.
Reçete oldukça basittir. Ve iki katlıdır. Gerçek bir seçim yap. Sen seçimleri düşündün ve şu yükseliş ya da spiritüellik denen ya da adına ne demek istiyorsan, şeyi istedin. Onu istedin ama, aslında o derin seçimi yapmadın ya da o derin kararı almadın, teslim olmadın. Herşeyi geri kazanmak adına, ama yepyeni bir biçimde geri kazanmak adına içinden geçtiğin şeylere, kaybetmeye gönüllü olduğun şeylere bir bak. Ve tabi, nefes. Düğümler içindeysen, herhangi biriniz – duygusal düğümlerin, zihinsel, fiziksel düğümlerin içindeyseniz – nefes almak, bu düğümleri tam anlamıyla rahatlatır, açılmalarına ve genişlemelerine yardım eder.
Ayrıca sende tüm bu süreçle ilgili çok akılcı olma eğilimi de var. Bu, iş görmesine izin verirsen çok doğal bir süreç/işlemdir. Bilincin evrimi ya da kendi ruhunun genişlemesi, doğal bir işlemdir. Biz – ve sen – ruhun fiziğinin, sürekli bilinci evrimleştirmek olduğunu biliyoruz. Böylece sen ve o küçük insan benliğin, yoldan çekildiğinde, gevşeyecek, aydınlanacak ve dışarıya genişleyeceksin. Teşekkür ederiz – ve sen fazlasıyla ciddi takılıyorsun.

Yorumlar

Popüler Yayınlar