Batılı tebligatlar konusumu yoksa hayatın kendisine nasıl yaklaşım göstermeliyiz - Sentez

Bilginin kaynağı özde her ne kadar tek ise'de akmakta olan bilgilerin geçtiği düzeylere göre farklı farklı özellikleri vardır. Her bilgininde kendine göre bir tesiri vardır. Hangi bilgi hangi hastalığa şifa oluru bilmek bir idrak işidir. Ülkemize inen ruhsal tebligatlar ve onların akışı hakkında malum elimizdeki bilgilere göre bir bilgi sahibiyiz.

Peki dünyanın diğer taraflarında neler oluyor. Bunu bilmenin ne faydası veya faydasızlığı var, Bu soruyu sormak üzere varız. Burada, nereye ne inmiş, hangi düzeyden inmiş veya neler getiriyor, neler götürüyoru bilmek, hem önemli hem de önemsiz bir bakış açısıdır. Sorunun cevabı kişinin kendi ihtiyacına göre belirecektir. Soru sorulmazsa ne olur onu hayatın içinde zaten görüyoruz.  Şimdi bizim elimizdeki bilgilere bakarak, yaklaşımlar sergileyeceğiz. Göstermek istediğimiz süreçte oluşan kareleri yargılamaktan ziyade oluşumların akış hallerine değineceğiz.

Temel prensip, bizim düzeyimizde, öncelikle gelen bilginin soyut halden somuta indirgenmesi prensibine sahip çıkmaktan geçer. Bu düzeyde bilginin idrak ölçüsü kutsal kitaplardan Kuran'da varlıklara Allah yolunda harcamaları gerektiği şeklindeki ayette ifade edilmiştir.  Bu noktada yapılan kıyasta kime ne inmiş, hangi düzeyde inmişten ziyade o bilginin varlıklar tarafından ne ölçüde  hayatın içinde kullanıldığıdır. Bu noktada bilginin derinliği, tesirin şiddeti, kapsayacağı alandan ziyade önem kazanan ilk unsur onun pratik kullanımı, kullanım kolaylığı, erişilebilirlik daha fazla önem kazanmaktadır. Boşuna dememişler nerede hareket orada bereket diye. Hz.Muhammed'e sorulan bir soruda en iyi müslüman kimdir sorusuna verdiği cevap, beşeriyetin ihtiyaçlarını tespit ederek iş yapandır diye ifade ettiği nakledilir.

Bir başka yaklaşım ise varlıkların ihtiyaçları her ne kadar farklı düzeyde olursa olsun aynı topraktan çıktıklarıdır. Beşeriyeti kapsayan altyapının adı aynı zamanda kendisi şuurlu bir varlık olan dünya anadan bahsediyoruz. Burası bizim oyun sahamızdır. Bu oyun sahasında yapılan seçimler ve oluşan süreçler birbirimizi ister direkt ister dolaylı yollardan etkilemektedir. Bu durumu, bu bilgiyi görmezden gelemeyiz. Artık içinde yaşadığımız zaman bana dokunmayan yılanın 1000 yıl yaşayacağı bir devre değildir. İçinde yaşadığımız dünyada kelebeğin kanat çırpışı bizi ilgilendirir hale gelmektedir. Bu durumu şu an dış dünyanın ruhsal düzeylerinde göremesekte, - bunun bir nedeni dinlerin yaratmış olduğu ayrıştırıcı bölücü fikirlere, zihniyete sahip çıkanların hala varolmasıdır. Bu varlıkların süreleri sınırlıdır- hayatın içinde dinler hala ayrı gözüksede, artık dünyanın içinde varlıklar gelişen teknolojinin iletişim sürecine yarattığı katma değerle insanları bir noktada çok hızlı şekilde bir araya getirmektedir. Haliyle az zamanda çok fazla bilgi parametresine sahip varlıklar seçimleri ile birbirlerini etkilemektedirler. Sizin inkar ettiğiniz, görmezden geldiğiniz,sınır çektiğiniz unsurlar sizin geçmeniz gereken bir sürece dönüşmektedir. Beşeriyet gelişim hızını kendisine enerji gönderen sisteme direnç göstererek belirliyor.

Bunu küresel ölçüde yaşanan ekonomik krizlerde, küresel ölçüde yaşanan çevre felaketlerinde beşeriyetin verdiği tepkilerde görüyoruz. Ekonomi kısaca iş dünyası hayata yeni potansiyeller sunan bir öncü motor haline gelmiştir. Bilimin, dinin, ve diğer öğretilerin zemin bulduğu bir platforma dönüşmüştür. Bu süreci çok uluslu şirketlerin kendi içlerinde oluşturdukları organizasyonlarda, sosyal sorumluluk projelerinde görebiliyoruz. Bu akışlar doğrultusunda birbirine uzak gibi görünen olgular çok az zamanda çok hızlı bir şekilde yeniden şekil almakta birbiri içine dahil olup yeni organizasyonlar oluşturmaktadır. Nerde bu devlet zihniyetinden sıyrılmış, sorumluluk alan varlığa yönelinmiştir. Sorumluluk aldıkça varlık eksikleri görerek, kendi ihtiyaçlarını tespit etmeye başlıyor ve bu hal genişleyerek diğer kardeşlerinin içinde bulunduğu halleri dahi varlığa gösterebiliyor. Bu noktada bir şeyleri yargılayamayacağını keşfediyor. Aynı zamanda bu hal varlığa yanlız olmadığını gösteriyor.

Eğer siz beşeriyeti kapsayacak bir bilgi ile yola çıktığınızı iddia ediyorsanız bunu her varlığın ortak sorularına cevap verecek şekilde göstermeniz gerekmektedir. Bunun yansıması varlıklarda yardımlaşma ve dayanışmanın artacağı bir zemin yaratmaktan geçer. Kişilerin hem kendilerini hem de çevrelerini besleyeceği zemini yaratmaktan geçer. Savaşlara bu yüzden ihtiyaç kalmamıştır. Savaş artık çözümden ziyade çözümsüzlük yaratmaktadır. Bu zemin, varlık yönelimli esnek bir dil olmalıdır. Olayları sınırladığınız her noktada, siz, ifade ettiğinizi kavramlara ters düşeceğinizden güvenirliliğinizi dolayısıyla iş yapabilirliliğiniz azalacaktır.

Sonuçta derin düşünüşlerinizle elde edeceğiniz sentezler size yeni modellerin çizimini getirecektir. Bu noktada her farkındalık ve sorumluluk sahibi varlık, ihtiyaçlar doğrultusunda kendi modelini geliştirmeye başlayacaktır. Bu model, diğer varlıkların modelleri ile etkileşime geçtiğinde yeni tasarruflar yaratacaktir. Bu noktada burada yarattığımız modellerin tasarruflarından bahsetmek alanın bir çok olayı daha derinden kavramasını mümkün kılacaktır. Bunu yapmayı seçersek PEK ALA çünkü gözlem ile zaman enerjisi yönünde varlıklara tasarruf imkanı verdirilir. Daha fazla kendine ait zaman, daha fazla asıl kendin olmaktır. Ruhsal tebligatlar kaynağı neresi olursa olsun gittiği zeminin ihtiyacını ve içinde bulunulan büyük alanın durumu hakkında bilgi vermektedir. Bu bilgi bile ihtiyaçların ne yönde olduğunun tespitini bize verir. Elinizdekini değerini size gösterecektir. Ne mutlu değer verebilenlere.

Dillere takılmayın, nerde dil varsa, diller bir gün tabiat öğrenir.

Kendimizi izlemeye devam...

Yorumlar

Popüler Yayınlar