İlahi nizam ve kainat okumaları - 1

Bugün başladığımız kitabın okumalarında geldiğimiz yere kadar olan kısmından bahsedersek neleri gördük.

Madde tesirlere yataklık eden ve aldığı tesire cevap veren bir yapıdır. Maddenin bu özelliği hareket etmesi ile mümkün oluyor. Eğer hiç tesir almayıp, aldığı tesire cevap vermeyen bir madde farzedersek bu madde hareket etmeyeceğinden amorf madde olarak varsayılacaktır. Yani mutlak hareketsizlik halindeki madde bizim tarafımızdan hareketsizliğinden dolayı yok sayılacak bir realitedir. Dolayısıyla amorf maddenin tesirle harekete geçmesiyle oluşan şekiller bizim için madde dediğimiz halleri meydana getiriyorlar. Maddelerin bu görünümlerini, idrak ve müşahade düzeyimize göre kaba, ince, mudil,basit olarak adlandırıyoruz.

Kitabın ilerleyen bölümünde üstad bedri ruhselman kaba,ince mudil ve basit madde olarak adlandırdığımız durumları izah etmiş. Basit ve mudil(gelişmiş) madde kavramını maddeyi oluşturan parçalarının oluşturdukları kombinasyonlar sonucu aldıkları tesirlere ve yaptıkları hareketlere göre izah etmiş. Kabalık ve incelik ise aynı madde kombinezonun, gelen tesire göre gösterdiği reaksiyon haline göre değer kazandığını ifade etmiş. Su maddesinin kendisine dışardan gelen tesire göre, buz, buhar ve kendi doğal hali su halinde bulunduğunu ifade ederek örneklendirmiş.

İşte bu temel bilgilerden sonra kainatın mayasını oluşturan madde çekirdeğinin yada ilk atomun, gelen tesirlerle hareket kazanarak mudilleşmesine yani yeni inkişaflar(maddenin gelişmiş formunu) tezahür ettirmesini n nasıl olduğunu izah eden bir sürece sokmuş.

Bu noktada ilk atom -çekirdek- demiş amorf haldeyken giderek hareketlenmeye başlamış Bu amorf hal kaba dağınık ve karanlık bir saha olduğu için insan tarafından idrak edilmesi yarım yamalak bir beyin idraki ile zordur. İşte bu kaba saha giderek hareketlenerek bizim bugün bildiğimiz astronomik sistemleri oluşturmuştur. İşte bu noktada kainatlar>alemler>galaksiler>güneş sistemleri>gezegenler diye devam eden yapı aslında bu ilk atomun mudilleşerek yeni inkişaf göstermesinden başka bir durum arz etmemektedir. Bu noktada bir sistemin yapısını oluşturan ilk madde çekirdeği o sistemin bütün özelliklerini iç bünyesinde barındırmaktadır. Ancak o sistemi meydana getiren madde çekirdeği kendi sisteminin inkişaf etmesiyle beraber kendi nezdinde amorf madde olarak kalacaktır diye ifade etmiş.

Mesela bir galaksiyi oluşturan madde çekirdeği alemin bünyesinde bulunan bir eleman olmakla beraber galaksi nisbetinde göreceli olarak hareketsiz olacağından o sistemin çekirdeği o sistemin amorf maddesi olacaktır. Çünkü merkez çevresine nispeten hareketsiz konumdadır. Ancak o çekirdekte kendinden büyük bir yapının mesela alemin kendi yapıtaşlarından biridir. Bunu insanın üremesindeki duruma benzetebiliriz. Bebeğin doğumunu meydana getiren anne yumurtası ve baba sperması birleştikten sonra (amorf madde) giderek mudilleşerek cenini ve daha sonra bebeği dünyaya tezahürünü getirecektir. İşte bu iki hücrenin birleşimi ile meydana gelen yapı, yani doğumla meydana gelen bebek için idrak edilmeyen hareketsiz amorf bir madde görünümünde kalacaktır. Çünkü bebek bedeni bu amorf çekirdek maddenin mudilleşmesi sonucu hareketli bir yapıdır. Bebek açısından bakıldığında bu amorf çekirdek madde hareketsiz gözükmektedir.

Burada kaldım

Popüler Yayınlar